Süper insanlar geliyor, geldi, gelecek diye bekliyoruz. Her gün yeni bir cihazla insansı özelliklerimiz için bir üs sürüm önümüze konuyor ve biz de güncellemeleri asla aksatmıyoruz.
Elif Akçay
İnsan olduğumuza dair kanıt, bir nevi kusurlu özelliklerimizden arınırcasına kendimizi cihazlarla bütünleştiriyoruz. Şimdilik tam robot olmadan ya da ruhumuzu teknolojiye satmadan giyilebilir cihazlarla yapıyoruz bunu. Daha ileriyi görmek daha hızlı olabilmek daha fazla zaman artırabilmek, hep ‘daha’sı vaadiyle hayatımıza giren bir teknoloji var. Hâlbuki tam bir kısır döngü. Teknoloji biz ne olduğunu anlamadan artan zaman ve parayı gene kendisi için kullandırtır. Hayatımızı kolaylaştırdığı kadar başka teknolojilere de muhtaç eder bizi. Evet, belki iki günlük işi artık yarım saatte teknoloji yardımıyla yapabiliyoruz ama artırdığımız o zamanda gene her türlü sosyal aktivite yerine ya daha fazla çalıştırılıyoruz ya da anı başka bir teknolojik aletle dolduruyoruz. Zamanı planlayan, bölen cihazlardan oluşan bir çağdayız. Bizi doğadan uzaklaştırdı, çevremizden uzaklaştırıyor ve kendimizde artık makineleşme yolunda ilerliyoruz. Yüz yüze iletişim, samimiyet, dokunma, çok uzak olmayan bir gelecekte, Z kuşağıyla birlikte, yok oluyor. Buna ilk çalışma ortamlarında denk gelinmesi pek de tesadüfi olmasa gerek. Bizleri ofislerde, her türlü imkânı sağladıkları yeter ki oradan ayrılmadan iş düşünsün diye tasarlanan açık ofislerde, az zamanda, sabit maaşla ama daha fazla çalıştırıp yüksek verim elde etmek isteyen ‘patronlar’ gibi teknoloji de.
Teknolojinin bizi at gözlüğü gibi nasıl kuşattığına dair gerçekçi bir örnek, bir cihaz daha. Panasonic’in Future Life Factory bölümü tarafından tasarlanan Wear Space isimli prototip konsantrasyon kavramı üzerine odaklanıyor. Ürün açık ofislerde çalışırken gürültü ses ve karmaşa gibi tüm uyarıcıları keserek ekrana, önümüzdeki işe doğrudan odaklanmamızı hedefliyor. Bir nevi görüş açımızı kısıtlayarak, herkesle aramıza mesafe koyuyor. Böylelikle aramıza koyduğumuz ya da koyacağımız mesafeler bile sanal oluyor artık. Çevredeki sesi kesen kulaklıklara da sahip Wear Space, aynı zamanda Red Dot ödüllü. Bluetooth ile cihazlara bağlanabilen ürün normal bir kulaklık görevi de görüyor. Ancak istendiğinde de mutlak sessizlik sağlayabiliyor. Zaten filmlerde hayranlıkla izlediğimiz, “keşke gerçek hayatta da insanları sessiz moda al özelliği olsa” diye beklediğimiz şu günlerde ne kadar ideal bir tasarım. Her zaman kişisel alanın darlığından şikâyetçi, otobüste yanındaki amca ya da teyzenin sorularına daha fazla dayanamayanlar için pat diye çıkarıp takmalık muazzam ürün. Takın ya da takmayın, eleştirin ya da övün. Yakındır bu ürün de bir ihtiyaç olmaktan çıkıp hayatımıza girecek ve belki bir havuç fazlası için bizi yarışta daha ileri götürmesine bel bağlatacak.
*red dot: Tasarım Konsepti yarışması, tasarım dünyasının geleceğine bir yolculuktur.
Kaynak: https://panasonic.net/design/flf/works/wear-space/