Albert Einstein, Genel Görelilik Teorisi (1916) ile evrenin nihai kaderinin keşfi üzerine bilimsel çalışmaların yapılmasında öncü oldu. Genel görelilik teorisinde birçok çözüm bulunmaktaydı ve her biri başka bir nihai sonuç sunuyordu. Ardından bu çözümlerin bazılarını sunan bilim insanları tarafından evrenin tek bir noktadan patladığı söyleniyordu. Georges Lemaitre, 1927’de evrenin başlangıcıyla alakalı olarak büyük patlama teorisini öne sürmüştü.
Kozmik Arka Plan Radyasyonu
Ardından Edwin Hubble galaksideki yıldızları gözlemledi ve evrenin genişlediğini öne sürdü. Kozmik arka plan radyasyonunun keşfi (1927) ile büyük patlama teorisi evrenin başlangıcı hakkında en çok kabul gören teori oldu. Doppler etkisine göre uzaktaki galaksiler kırmızıya kayar. Bunu bir kaynaktan çıkan ışınların, dalgaların, frekansların, ışımaların kaynaktan uzaklaşma mesafelerine bağlı olarak kırmızıya doğru kayması olarak açıklayabiliriz. Fon ışıması, en uzak geçmişten gelen ve en uzun dalga boylu olan ışımadır. Dalga boyu artıyor ve ışık da aynı dengesini kaybetmiş biri gibi sağa sola gidiyor. Aslında şişen bir balon gibi evren de genişliyor. Büyük Patlama Teorisine göre başlangıçta bir tekillik (singularity) olması gereklidir.
Tekillik ve Büyük Patlama Teorisi Arasındaki İlişki Nedir?
Tekillik; hacmi sıfır olarak, uzay ve zamanda yer kaplamayan, dört temel kuvvetin henüz birbirinden ayrılmadığı bir noktadır. Burada doğa yasaları henüz oluşmamıştır. O noktadan büyük patlamayla evren, uzay ve zaman olarak etrafa doğru yayılıyor. Buna Büyük Patlama Teorisi diyoruz. Yani buradan, Büyük Patlamanın tekillikten ortaya çıktığını çıkarabiliriz. İkisinin arasındaki ilişki bu şekildedir.
Evrende şu anki durumdan geriye doğru gittiğimizde tekillik dediğimiz bir noktaya ulaşıyoruz. Peki ya ileri gittiğimizde? O zaman nelerde karşılaşabiliriz?
Evrenin Geleceğinde Neler Oluyor?
Büyük Çöküş (Big Crunch) Teorisi, evrende maksimum kritik bir genişleme eşiği öngörür. Bu eşiğe kadar evren genişlediğinde mevcut madde miktarı sabit ve sınırlı olduğu için evren en sonunda büyük bir çatırtıyla patlıyor ve kendi üzerine doğru yıkılıyor.
Bu büyük çöküş gerçekleşmeden önce de bir termodinamik kıyamet yaşayabiliriz. Isıl denge dediğimiz sıcak ve soğuk arasında farkın kalmadığı, evrenin mutlak sıfıra yaklaşması durumunda evren, geniş bir mezarlık haline gelebilir. Evrenin maddesel hali bulunsa bile fiilen enerjisi kalmadığından ölmüş olur.
Peki, bundan bir kaçış yolu yok mu? Kaçış için çok eğlenceli teoriler mevcut. Örneğin paralel evrenler varsa ve geçiş sağlayabiliyorsak başka evrene geçerek bundan kurtulabiliriz. Belki paralel evrenlere geçerken solucan delikleri bulup kullanmamız gerekecek. Belki solucan delikleriyle karadeliklerden başka alemlere geçiş yapmamız gerekecek.
Yelda Gündeğer
Referanslar
- “Teknolojik Toplum”, Sophos Akademi TV
- “Cosmic Background Radiation”
- “Big Crunch”, swin.edu.au/cosmos