Bilim insanları, evrenin öğrenmeye devam eden bir makine olduğunu söylüyor. Esasen, dev bir algoritmanın içinde yaşıyoruz.
Büyüleyici yeni araştırmalarda, kozmologlar evrenin tarihini kendi kendine öğreten, otodidaktik algoritmalardan biri olarak açıklıyor.
Brown Üniversitesi ve Flatiron Enstitüsü’nden fizikçiler de dahil olmak üzere bilim insanları evrenin, bugün çevremizde gözlemlediklerimize inmeden önce olası tüm fiziksel yasaları araştırdığını söylüyor. Bu çılgın fikir, gelecek bilimsel araştırmalara yardımcı olabilir mi?
Microsoft’tan “hesaplamalı, lojistik ve diğer genel destek” alan araştırmacılar, arXiV’de yayınlanan roman uzunluğundaki makalelerinde “teorik fizik, bilgisayar bilimi ve bilim felsefesinin kesişiminde, üç perspektiften bir tartışma” diye belirttikleri araştırmanın, büyüklüğü ve çok disiplinli doğasıyla alay ederek fikirler sunuyorlar.
Evrenimiz bir dizi fizik yasasını gözlemler ancak araştırmacılar, matematiğin evrendeki işleyişi göz önüne alındığında, diğer olası fizik yasalarının da eşit derecede olası göründüğünü söylüyor. Yani eğer bir grup olası yasa eşit derecede olasıysa, o zaman gerçekten sahip olduğumuz yasalara nasıl ulaştık?
Bilim insanları açıklıyor:
“Kullandığımız şekliyle ‘öğrenme’ kavramı, anbean, kaba adaptasyondan daha fazlasıdır. Kuramsallaştırma, modelleme ve tahmin etme olarak düşünülebilecek birikimli bir süreçtir. Örneğin Dünya’daki DNA/RNA/protein sistemi, adaptif bir süreçten ortaya çıkmış olmalı ve yine de herhangi bir adaptasyon anında çağrılabilecek olandan çok daha büyük bir organizma alanı öngörmektedir.”
Bunları hayvanların farklı ortamlarda gelişmek için uzmanlaştığı tüm farklı yolları inceleyen Charles Darwin‘in araştırmasına benzetebiliriz. Örneğin neden bir grup özel İspinoz türü yerine tek bir monolitik fizik yasalarına sahibiz? Bu, bir filozofun “doğal seçilimi” evrenin yasaları için ilk kez ortaya koyduğu en az 1893 yılına dayanan eski bir sorudur.
Makalede bilim insanları, evren bağlamında “öğrenme” tanımları da dahil olmak üzere bir dizi terim tanımlıyor. Evrenin, her birinin her gün yerine getirmesi gereken süreçlere sahip sistemlerden oluştuğunu söylüyorlar.
Her sistem, farklı diğer sistemlerden oluşan bir ortamla çevrilidir. Yakın çevrenizin başka insanlardan oluştuğu bir insan kalabalığında durduğunuzu hayal edin. Çevrelerinin her biri, senden ve diğer şeylerden oluşuyor. Evrim zaten bir tür öğrenmedir, bu yüzden evrenin fiziğin gerçekleşmesinin bir parçası olarak doğal seçilimi kullandığını önerdiğimizde, bu özel öğrenme türünü çağırıyoruz.
Bir şeyin öğrenmek için bilince sahip olması gerekir mi?
Bunu yapabilmek için öğrenmeyi dikkatli bir şekilde tanımlamanız gerekir. Organizmalar ve sistemler sürekli olarak daha fazla başarı veya daha yüksek üreme oranı gibi öğrenme çıktıları gösterirler.
Araştırmacılar bu ayrımı iyi açıklıyor:
“Bir anlamda öğrenme özel bir şey değil, fiziksel etkileşimlerle iletilen nedensel bir süreçtir. Yine de öğrenme nedeniyle meydana gelen olayları açıklamak için öğrenmeyi özel olarak görmemiz gerekiyor.”
Belirli bir kişi ve faaliyet için sonuçların hala kötü olduğunu öne süren “asla öğrenemezsiniz” ifadesini düşünün. Bu sonucu, öğrenmenin gerçekleşmediğini söylemek için kullanıyoruz. Ya kişi sonuçlarını değiştirmeye çalışıyorsa ve başarılı olamıyorsa? Öğrenmeyi yalnızca görünür sonuçlara dayalı olarak ölçüyoruz. Temel ayrıntılarla ilgileniyorsanız, 79 sayfalık çalışmanın tamamı; bir ton büyüleyici terim, tanımlar ve bunları kullanan bazı çılgın ve harika argümanlar sunuyor, buradan inceleyebilirsiniz. Bilim insanlarının amacı, öğrenen bir evren fikrine yönelik yepyeni bir kozmolojik araştırma kolu başlatmaktır.
Ve hepsi bu değil, diyip ekliyorlar:
“Yasalar gelişebiliyorsa, daha fazlasını da yapabilirler: Yalnızca yasalarını öğrenen bir evrenin yaşam ve fizikçiler gibi yeni fenomenler doğurmasının beklenebileceği fikrini düşünüyoruz.”
Çeviren: Elif Akçay
Kaynak: popularmechanics.com/science/a36112655/universe-is-self-learning-algorithm/