Anadolu antik kentleri arasında faaliyet gösteren en önemli heykeltıraş okullarından birinin bulunduğu Aphrodisias Antik Kenti’nde çalışmalar devam ediyor. Aydın’ın Karacasu İlçesi’ndeki antik kentten çıkarılan heykeller, Aphrodisias Müzesi salonlarının yetersiz kalması üzerine işadamı Ömer Koç’un başkanı olduğu Geyre Vakfı’nın öncülüğünde yapılan ek binada sergilenecek.
Anadolu antik kentleri arasında faaliyet gösteren en önemli heykeltıraş okullarından birinin bulunduğu Aphrodisias Antik Kenti’nde çalışmalar devam ediyor. Aydın’ın Karacasu İlçesi’ndeki antik kentten çıkarılan heykeller, Aphrodisias Müzesi salonlarının yetersiz kalması üzerine işadamı Ömer Koç’un başkanı olduğu Geyre Vakfı’nın öncülüğünde yapılan ek binada sergilenecek.
İ.Ö.1.yüzyıldan, İ.S. 6. yüzyılın başına kadar bir çok özgün yapıta imza atmış Aphrodisias Heykeltıraş Okulu’nun Anadolu’nun en önemli okullarından biri olduğunu belirten Arkeolog Orhan Atvur, “Bergama Krallığı, Anadolu’da var olan önemli bir krallıktı. Helenistik Devir’de var olan krallık, Anadolu’da Roma otoritesinin kuvvet kazandığı İ.Ö. 133’te var olan önemli bir krallıktı. Helenistik Devir’de var olan krallık, Anadolu’da Roma otoritesinin kuvvet kazandığı İ.Ö. 133 yıllarında Roma’ya miras bırakılmıştı. Bu tarihten sonra, o zamana dek kralın koruması altında olan heykeltıraşlar, Anadolu’nun çeşitli yerlerine göç etmiştir. Sanatçıların önemli bir kısmı Aphrodisias’a gelmiştir. Bunda kentte yer alan nitelikli mermer ocaklarının rolü olmuştur” dedi. Aphrodisias’da bir çok önemli heykeltıraşın yetiştiğini vurgulayan Atvur, burada yapılan lahit ve heykellerin ihraç edilmesinin kent ekonomisine büyük katkı sağladığını söyledi. “Zaman zaman heykeltıraşlar Aphrodisias dışına da çalışarak eserler ortaya koymuştur” diyen Atvur, İmparator Hadrian döneminde Antoninos, Aristeas ve Papias isimli heykeltıraşların Roma kentinde çalıştıklarını belirtti. Atvur, Heykel Okulu’nun 6. yüzyılın başlarından itibaren dinin de etkisiyle önemini yitirdiğini ifade etti. Aphrodisias Müzesi’nin 1979 yılında kurulduğunu, ancak salonların yetersiz kaldığını söyleyen Orhan Atvur, Ömer Koç’un başkanı olduğu Geyre Vakfı’nın öncülüğünde 90 civarında kabartma ve heykelin yer alacağı yeni bir ek binanın yapıldığını hatırlattı. 1977 yılından bu yana Aphrodisias kazı ekibinde yer alan Arkeolog Orhan Atvur, antik kentte bulunan Afrodit Tapınağı Anadolu’nun dev tapınaklarından biri olduğunu belirtti. Atvur, “Anadolu’nun yerli tarzı olan İon düzeninde yapılmış tapınağın uzun taraflarında 8, kısa taraflarında da 13 sütun yer alıyor. İç odada ise bugün Aphrodisias Müzesi’nde sergilenen Afrodit’nin kült heykeli bulunuyordu. Heykel alışageldiğimiz Afroditlerden farklıdır. Aphrodisias Afroditi bir ana tanrıça heykelidir. Başındaki taçta yıldızlar yer alıyor. Boynunda ise hilal şeklinde bir kolye taşıyor. Tanrıça heykelinin üzerindeki kabartmalar adeta yaşamın bir felsefesidir. Özetle Tanrı ve Tanrıçalar hep vardır, Güneş ve Ay sürekli doğup batacaktır, ama hayat insanlar için geçicidir deniyor” şeklinde konuştu.
“APHRODİSİAS’IN İKİNCİ BÜYÜK YAPISI TİYATRO”
Tapınağın Aphrodisias’ın İ.S. 5. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlaşması sonucu İ.S. 7. yüzyılda kiliseye dönüştürüldüğünü ifade eden Atvur, kilisenin yörenin 1100 yılında Selçuklular tarafından alınmasına dek işlevini sürdürdüğünü söyledi. Aphrodisias’ın ikinci büyük yapısının tiyatro olduğunu hatırlatan Arkeolog Orhan Atvur, Aphrodisias Höyüğü’nün batı yamacında bulunduğunu belirtti. Atvur, tiyatronun 1965 yılından itibaren kazılmaya başlandığını ve kazıdan önce bu alanda yapılmış 55 köy evi kaldırıldığını söyledi. Atvur, “Bu önemli yapının oturma sıralarının üst kat basamakları İ.S. 7. yüzyılda tepeye yapılan kalenin inşasında tahrip olmuş. Orkestra kısmı İ.S.3. yüzyılda, gladyatör ve vahşi hayvan oyunlarını gerçekleştirmek amacıyla kazılarak derinleştirilmiş. Her katı ayrı bir tarz olan Dor, İon ve Korint düzeninde yapılmış 3 katlı sahne binası Anadolu’nun en eski sahne binalarından biridir” diye konuştu. Sahne binasının kuzey duvarında Anadolu’da bulunan en uzun yazıtlardan birinin yer aldığını kaydeden Atvur, “Arşiv duvarı olarak adlandırılan bu duvar üzerinde Roma İmparator ve devlet adamlarının Aphrodisias kentine tanıdıkları ayrıcalıklar ve onurlar yazılmıştır. Bunların en önemlisi önceleri salt Afrodit Tapınağı’nın duvarları içerisine sonralarda tüm kent surlarının içerisine tanınan sığınma hakkıydı. Yani kent bir yerde diplomatik dokunulmazlık kazanmaktaydı” açıklamasında bulundu. Afrodit Stadyumu’nun kentin ve antik dünyanın en iyi korunmuş yapıtlarından biri olduğunu vurgulayan Atvur, kentin kuzeyinde yer alan bu görkemli yapıtın, İ.S. 2. yüzyılda yapılmış 30 bin seyirci kapasiteli bir stadyum olduğunu söyledi. Atvur, stadyumun elips şeklindeki planı ile tüm seyircilerin etkinlikleri rahat seyretmesine olanak sağladığını bildirdi. Arkeolog Orhan Atvur, 30 yılını Aphrodisias’ın gün ışığına çıkarılmasına harcayan Prof. Dr. Kenan Tevfik Erim’in mezarının da antik kentte bulunduğunu belirterek, “Bir bilim adamının kabrinin bulunduğu tek antik kent Aphrodisias” diye konuştu. Orhan Atvur, şunları söyledi:
“Prof. Dr. Erim, 1961 yılında New York Üniversitesi adına Aphrodisias kazılarına başladı. O yıllarda Geyre Köyü antik kentin üzerinde kurulmuştu. Hem kazılara devam etti, hem de köyün taşınması, ören yerinin korunması için bürokrasisi ile uğraştı ve hepsini başardı. En son eseri Tetrapylon restorasyonunun tamamlanmasının ardından 3 Kasım 1990’da vefat etti. New York Üniversitesi adına Bert Smith ve Chiristopher Ratte’nin eş başkanlıklarında çalışmalar onun bıraktığı yerden sürdürülüyor.”
Her yıl kazı mevsiminin ortasında tüm işçiler ve kazı ekibinin Prof. Dr. Erim’i dualarla andığını ifade eden Orhan Atvur, “Bugün Aphrodisias Türkiye’nin en düzenli en iyi korunan ve rahat gezilen yeşil bir örenyeriyse bunu Prof. Dr. Kenan Tevfik Erim’e borçludur” şeklinde konuştu.
Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Güncel