CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin çok zengin bir ülke olduğunu belirterek, “Sizler ekmek alırken vergi ödüyorsunuz, musluğu açarken 4 çeşit vergi ödüyorsunuz. Elektrik düğmesine bastığınızda 5 çeşit vergi ödüyorsunuz. Herkes vergi ödüyor.
CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye‘nin çok zengin bir ülke olduğunu belirterek, “Sizler ekmek alırken vergi ödüyorsunuz, musluğu açarken 4 çeşit vergi ödüyorsunuz. Elektrik düğmesine bastığınızda 5 çeşit vergi ödüyorsunuz. Herkes vergi ödüyor. Bu vergilerin nereye gittiği belli değil. 5’li çetelere gidiyor, onlar da yurt dışına gönderiyorlar. 418 milyar dolar 20 yılda götürdükleri para. O paranın tamamını alacağım, Türkiye‘ye getireceğim ve sizlere vereceğim” dedi. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise “Muhalefete küfür eden, iftira atan, tehdit eden bir dille ilk defa bir seçime gidiyoruz. Milletine darbeci diyen bir zihniyete hiç şahit olmadım. Bakın, önce kadınlara çürük dendi, sürtük dendi, düşük dendi” diye konuştu.
CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, CHP’nin Adana Uğur Mumcu Bulvarı’nda düzenlediği mitingde vatandaşlarla buluştu.
YAVAŞ: HER TÜRLÜ İFTİRA ATARAK SEÇİMLERE GİRİYORLAR
İlk konuşmacı olarak kürsüye gelen Mansur Yavaş, seçim sürecinde birçok iftiraya maruz kaldıklarını söyledi. Yavaş, “Bir başkasının daha iyi yönetebileceğini kimsenin görmesini istemiyorlar. Dolayısıyla insanları kutuplaştırıyorlar. ‘Bunları seçerseniz şöyle olur, böyle olur’ diyorlar. Kendilerini de muhafazakar göstererek, başkalarına da her türlü iftira atarak bu şekilde seçimlere giriyorlar. İnsanları kutuplaştırdıkları zaman insanların gözü kul hakkı veya başka bir şeyi görmüyor. Öyle gözlerini bağladılar ki, tüm Türkiye‘ye şunu duyurdular; ‘Adam çalıyor ama çalışıyor.’ Bunu inançlı insanlara kabul ettirdiler çünkü böyle muhafazakarlık dini motiflerle ortaya çıkınca maalesef bizim insanımız başka şeyi görmüyor” dedi.
İMAMOĞLU: O TAŞLARI BANA DEĞİL, MİLLETİMİZE ATTI, DEMOKRASİYE ATTI
Ekrem İmamoğlu ise Erzurum’da yapılan saldırıya değindi. İmamoğlu, “Dün malum, talihsiz bir olay yaşadık. Bu olay, 150-200 kişinin bir provokasyonla, bakın tertipli yapılmış, azmettirilmiş. Şurayı aydınlatalım. 150-200 kişinin bize yaptığı bir müdahaledir. Onlar, o taşları bana değil, milletimize attı, demokrasiye attı. O 150- 200 kişinin arka planı elbet ortaya çıkacak. Bakın, orada elinde o canım bayraklarımızla birlikte çoluk çocuk, genç yaşlı bir aradaydık. Bize bütün teminatları vermiş olan valisi, emniyet müdürü ve o süreci provoke eden ne yazık ki seçilmiş belediye başkanı kusurludur, suçludur. Bu olayın tozu bile Erzurumlunun üstüne konulmaz. Erzurumlu, Nene Hatun’un torunlarıdır, Erzurumlu dadaş memleketidir, merttir yiğittir ama orada olan olay bir siyasi müdahaledir. Niye biliyor musunuz? Çünkü kaybediyorlar. Bir avuç insan, kendini bu memleketin sahibi zanneden bir avuç insan, ‘Her şeyi ben bilirim, en akıllı benim, her şeyi ben yaparım, ben ne dersem o olur’ diyen o bir kişi, tek kişilik akıl. Ne olacak? Tıpış tıpış evine gidecek” diye konuştu.
MERAL AKŞENER: KADINLARA ÇÜRÜK, SÜRTÜK, DÜŞÜK DENDİ
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ise 30 yıldır aktif siyasetin içerisinde olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Allah’ına kurban Adana. Ama siz burayı, hani birisi diyor ya, ‘Lebaleb doldurmuşsunuz.’ Şimdi bakacaklar, bakacaklar, küfürler artacak. Bozmuşsunuz yine birilerinin sinirlerini. 30 yıldır aktif politika yapıyorum, siyasi bir ailenin kızıyım, 50 yıllık bir hafızam var, kadınlara bu kadar hakaret eden, kötü bir dil kullanan, gençlere hakaret eden ve muhalefete küfür eden, iftira atan, tehdit eden bir dille ilk defa bir seçime gidiyoruz. Pek çok seçime şahit oldum ama milletine darbeci diyen bir zihniyete hiç şahit olmadım. Milletine ‘işgalci’ diyen bir siyasiye, bir dile hiç rastlamadım. Propaganda faaliyetleri için, kendimizi anlatmak için gezdiğimiz yerlerde muhalefeti hedef gösteren bir dile hiç rastlamadım. Bakın, önce kadınlara çürük dendi, sürtük dendi, düşük dendi. Gençlere süfli dendi, millete işgalci dendi, darbeci denildi ondan sonra hedef gösterildik. Sonra biri çıktı önce bizi ‘Gabar’a gömdüler. Sayın Kılıçdaroğlu ile ikimizi, birimizi Gabar’a, bunları diyen, Recep Bey ve yandaşları. Birimizi Gabar’a, birimizi Cudi’ye. Benim mezar kazılırken petrol bulundu, Gabar’da. Şimdi daha başka bir şey var. Milletine kitapsız diyen, Allahsız diyen, dinsiz diyen bir dille de hiç karşılaşmadık. ve diyor ki ‘Biz Allah’tan emir alırız.’ Arkadaş, bu nasıl bir iştir, bu nasıl bir kötü pis dildir, yakında peygamberliğini ilan ederse hiç şaşırmam. Bakın kafalar gitti. Bir an evvel 14 Mayıs akşamı bu işi bitirmeliyiz. Birinci turda bitirmeliyiz. Gerçekten psikiyatristlerin tedavisine muhtaç insanlar bu ülkeyi yönetiyor. Dolayısıyla, her bir arkadaşım, her bir kardeşim, evladım, sadece kendisini ailesini değil, sizden rica ediyorum bütün arkadaşlarınızı, komşularınızı, akrabalarınızı sandığa götürüyorsunuz ve birinci turda 14 Mayıs’ta 13’üncü Cumhurbaşkanı seçiyoruz ve Recep Bey ile arkadaşlarını da emekli ediyoruz. Türkiye‘nin böyle bir rezil dili taşıması mümkün değil. Demokrasi için, yargının bağımsızlığı için, haksızlığa sebep olan, harama el uzatanların bu ülkenin yönetiminden gitmesi için 14 Mayıs’ta birinci turda hem Cumhurbaşkanlığını hem de meclisi almak durumundayız. Bir tanesi çıktı dedi ki, çok enteresan, sonra da Erzurum’da oluşan, yapılan, bizatihi yaptırılan, sonra da CHP’liler yaptı denilen provokasyondan bahsedeceğim ama kısaca bir şey söyleyeyim. Bir ağabey var, biz kazanırsak ne olacakmış biliyor musunuz? Şampanya patlatacakmışız, onlar kazanırlarsa tertemiz alınlarıyla secdeye varacaklarmış. Muhteremler, o alnın temiz olması için harama el uzatmamanız lazım, kul hakkına girmemeniz lazım. Gencecik çocukların hakkını yememeniz lazım. 82 puan alıp öğrencileri atamayıp, 52 puan ile dayısı olanları atayıp kul hakkı yememeniz lazım. Sizin alınlarınız kapkara, neresi temiz? Dolayısıyla, ilk defa böyle bir seçimle karşı karşıyayız. En son Erzurum’da, Erzurumlu kardeşlerimi de çok üzen, Dadaşları çok üzen, Atatürk’ün şehri Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’na yapılan, taşlama, linç etme ve provokasyonun karşısında bu ülkenin Cumhurbaşkanı, bu ülkede İçişleri Bakanlığı yapmış bir şahıs, eğer kalkıp da Ekrem İmamoğlu ve CHP’yi suçluyorsa artık kelimeler bitmiştir. Dolayısıyla 14 Mayıs’ta bu işi kaybettiğini anlayıp artık son olarak işi zorbalığa vurmuş demektir. Yani seçimi kaybettiklerini gördüler. Halbuki bir arkadaş daha var o da çok şecaat gösterdi ama biliyorsunuz değil mi biz kazanırsak asayişten sorumlu arkadaşa göre biz erkekler ile erkekleri evlendirecekmişiz. ya ama bir şey daha var. Bak Adanalılar zıpladı ha. Bitmedi, bir şey daha var. Adamın bir fantezisi daha var. Ne biliyor musunuz? Hayvanlar ile erkekleri evlendirecekmişiz. Fantezide sınır yok. Şimdi, biraz evvel Mansur Bey geldi buraya. Çok enteresan, anlatmamıştır muhtemelen. Bir de jeliboncu arkadaş var. Habire ahlak dersi verir ama bir Anka Park yaptı 16 milyar lirayı 3 kişinin cebine koydu gerisi cebellezi. Amma velakin 16 milyar lira ile bu ülkenin öğrencilerinin, gençlerinin, KYK borçları affedilebilirdi. Kaç tane fabrika yapılabilirdi, yurt yapılabilirdi. İşte böyle bir haram düzenini, böyle bir düzenbaz düzeni 14 Mayıs’ta helal oylarımızla, emekli edecek miyiz?”
KILIÇDAROĞLU: MÜLAKATI KALDIRSANA ELİNDEN TUTAN MI VAR
Son olarak Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu söz aldı. Tüm evleri ve işyerlerini depreme dayanıklı inşa edeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, bunun için bir kuruş para alınmayacağını söyledi. İnsanların bir kabahati olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Onlar, 23 belgede, 43 imzayı gördüler. Binalar depreme dayanıklı diye satışına izin verdiler, o da gitti tapuda tek imza attı ve dairesini satın aldı. Dolayısıyla, sorumlu varsa o binaların hakkını hukukunu teslim etmeyen yani binaları depreme dirençli halde yapmayanlardır. O nedenle onların hakkını teslim edeceğim, bir kuruş almadan evleri kendilerine teslim edeceğim” dedi. 5 milyon 300 bin gencin ilk kez sandığa gideceğini hatırlatan Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
‘DÜNYA SİYASET TARİHİNE ÖNEMLİ BİR ARMAĞAN BIRAKACAKSINIZ’
“Benim de size sözüm var. Sizin hayalleriniz Bay Kemal’in hedefi olacak. O hedefleri gerçekleştireceğim. İlk kez sandıkta gidip oy kullandığınızda, dünya siyaset tarihine önemli bir armağan bırakacaksınız. Çünkü dünya siyasetini yazanlar şöyle yazacaklar; ‘ Türkiye‘de otoriter bir yapı vardı, baskıcı bir yönetim vardı, gençler düşüncelerini özgürce açıklayamıyorlardı ama aynı gençler demokratik yollarla otoriter bir yönetimi değiştirdiler.’ Bu bizim gençliğimiz açısından yani sizler açısından dünya siyaset tarihine bırakılacak en önemli armağandır, bu armağana sahip çıkın. Gençlerin başka bir sorunu var, işsizlik. Onu gayet iyi biliyorum. Size sözüm var işsizliği çözme konusunda. Bütün köy okullarını yeniden açacağız. Cumhuriyetin 100’üncü yılında 100 bin öğretmen atayacağız. Öyle torpilli morpilli olmayacak. KPSS’ye girecek, öyle atamasını yapacağız. Yine en büyük şikayetiniz mülakatı, eleniyordunuz. Onu da kaldıracağız. Sanki beyefendi yeni iktidara geliyor, o da söz vermiş. Kaldırsana. Elinden tutan mı var. İlle benim söylemem mi gerekiyor? Kaldıracağız. Size düşündüğünüzden daha iyi imkanlar sağlayacağız, göreceksiniz. En hızlı internet erişimine nasıl ulaşılıyor göreceksiniz, yatırımlar nereye gidiyor onu da göreceksiniz. İlk aracı aldığınızda ÖTV’nin olmadığı bir Türkiye‘yi de göreceksiniz. Emekliler size de bir çift sözüm var. Sizler çalıştınız, alın teri döktünüz, sigorta primlerinizi ödediniz ve zamanı geldi emekli oldunuz. Normalde emekli olan birisinin insan gibi yaşaması lazım. Yani ‘ay başını nasıl getireceğim’ diye hesap yapmaması lazım. 2015’ten beri diyorum ki emeklilere Ramazan ve Kurban bayramlarında asgari ücret kadar birer maaş ikram verin dedim. Vermediler. Önce bin lira verdiler şimdi 2 bin lira yaptılar. Size sözüm, önümüzde Kurban Bayramı var, Allah nasip eder sizlerin oylarıyla cumhurbaşkanı olduğumda emekliler bankaya gidip aylığınızı çektiğinizde 15 bin lirayı orada göreceksiniz. Soruyorlar, ‘Sen nereden bulacaksın parayı?’ diye. Sen 5’li çetelere çalışırken para var, yandaşlara çalışırken para var, havuz medyasına çalışırken para var, emekliye gelince ‘parayı nereden bulacaksın?’ Söke söke 5’li çetelerden alacağım ve size vereceğim.”
‘AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI GETİRECEĞİZ’
Gıda mühendislerinin, taşeron işçilerin sorununu bildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
“Devlet taşeron işçi çalıştırmaz bunu biliyorum evet. Bir şey daha, aile destekleri sigortası getireceğiz. Annelere sesleniyorum. Ev hanımlarına sesleniyorum. Hiçbir yoksul evde hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Hiçbir yoksul evde hiç kimsenin elektriği kesilmeyecek. Kimsenin doğalgazı kesilmeyecek. Hiç kimsenin suyu kesilmeyecek. Herkesin huzur içerisinde yaşadığı bir Türkiye inşa edeceğim. Genç arkadaşlarım, Türkiye düşündüğünüzden daha zengin bir ülke. Türkiye’de her şey var aslında. Sizler ekmek alırken vergi ödüyorsunuz, musluğu açarken 4 çeşit vergi ödüyorsunuz. Elektrik düğmesine bastığınızda 5 çeşit vergi ödüyorsunuz. Herkes vergi ödüyor. Bu vergilerin nereye gittiği belli değil. Nasıl harcandığı belli değil. 5’li çetelere gidiyor, onlar da yurt dışına gönderiyorlar. Onların yurt dışına gönderdikleri parayı biliyorum. 418 milyar dolar 20 yılda götürdükleri para. O paranın tamamını alacağım, Türkiye’ye getireceğim ve sizlere vereceğim. Sanıyorlar ki Bay Kemal bunların hepsini unutacak. Asla unutmayacağım. Her gittiğim yerde söylüyorum, Bay Kemal kul hakkı yemez ve yedirmez. Şimdi, Allah aşkına Cumhur İttifakı’ndaki genel başkanlardan birisi çıkıp ‘Biz kul hakkı yemeyiz ve yedirmeyiz’ diye bir şey söyleyebilir mi? Niye söyleyemiyor? O zaman ben tüm mütedeyyin kardeşlerime seslenmek isterim. Kul hakkı yemek en büyük günahsa, en büyük günaha ortak olma kardeşim. Giderken sandığın başına elini vicdanına koy ve ona göre oyunu kullan. Yeter artık yiye yiye bitiremediler, Türkiye’yi tükettiler, asla ve asla kim kul hakkı yediyse hesabını verecektir. Hiç endişe etmeyin. Sevgili anneler, sevgili hanımlar. Sizler mutfaktaki yangının hem tanıklarısınız. Bu yangını en acı yaşayanlarsınız. Binlerce evde, milyonlarca evde doğru dürüst çorba bile olmaz. Bunun da farkındayım. Çocuklarınızı okula gönderirken acaba beslenme çantasına neler koyayım diye düşünürsünüz. Çocuğun çantasına somun ekmeğin yarısını kesip, salça sürüp beslenme çantasına koyan anneleri de biliyorum. Büyük dramların yaşandığını da biliyorum. Sizler bu ülkenin büyümesi ve kalkınmasıyla beraber huzur içerisinde yaşamayı hak ediyorsunuz. Diyorlar ya ‘Bay Kemal gelince yardımları kesecek’ Niye keseyim? Öyle yapmayacağım. Tam tersini yapacağım. Her kadının bankada hesabı olacak ve onun durumuna göre en az asgari ücret kadar yoksul ailelerde hanımın banka hesabına her ay düzenli bir para yatacak. İşçi, memur, emekli gibi gidecek parasını alacak çoluk çocuğunun rızkını sağlayacak. Bunlar ne yapıyorlar? Fakir aileleri diziyorlar, ondan sonra yardımları yapıyorlar, televizyon kameralarını çağırıyorlar, bakın yardım yapıyoruz diye. Tam tersini yapacağım. Sağ elin verdiğini sol el görmeyecek. Dolayısıyla huzur içerisinde gideceksiniz, en büyük güvenceniz sosyal devlet olacak. O nedenle diyorum, hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, güzel bir Türkiye’yi bütün anneler için inşa edeceğim. Bunun sözünü veriyorum size.”
KHK’LILARIN SORUNUNU ÇÖZECEĞİM
Kemal Kılıçdaroğlu, KHK’lıların sorununu da çözeceğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Kim haksızlığa, zulme uğradıysa ben her zaman oy versin veya vermesin, haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır, benim felsefem budur. Kim haksızlığa uğradıysa onun yanında olacağım. Emine Şenyaşar’ın yanına gittim. Yani, çocukları ve eşi öldürülen Emine Şenyaşar’a gittim. 8 savcı dava açamıyordu korkudan. Gittim. Milletvekili arkadaşlarımı görevlendirdim ve savcılar dava açmak zorunda kaldılar ve onun hakkını, hukukunu bu kardeşiniz savundu. Savunmaya da devam edeceğim. Göreceksiniz KHK’lılar adalet istiyor diyorsunuz, adalet çok soylu bir kavramdır. Hiç unutmayın, adalet için 450 kilometre yürüdüm, o yürüyüş bir başlangıçtı, şimdi hep beraber adalet için devam ediyoruz. Askere gidenler bilirler. Sınır kapılarında bir tabela vardır. ‘Hudut namustur’ diye yazar. Yani buradan hiç kimse geçemez demektir. Ancak izin alınarak geçilir. Ama şimdi hudutları yol geçen hanına döndürdüler. Her önüne gelen geliyor. Bakıyorsunuz Afganlar da geliyor Suriyeliler de geliyor. Her yerden gelen var. Söz verdim bir daha söz veriyorum. Sözüm söz, bütün Suriyeli kardeşlerimizi en geç 2 yıl içerisinde ülkelerine uğurlayacağız. Asla ırkçılık yapmadan, onların bütün ihtiyaçlarını karşılayarak Avrupa Birliği fonlarıyla ve bizim müteahhitlerimiz yapacak. Onların can ve mal güvenliğini de sağlayarak kendi ülkelerine göndereceğiz. Arzu ederlerse Türkiye’ye turist olarak gelebilirler, düğünlerini burada yapabilirler. Zaten bizim herhangi bir sorunumuz yok, siyaseti de 180 derece değiştireceğiz. Yandaşlardan yana değil, çevireceğiz, vatandaştan yana oyumuzu kullanacağız, vatandaştan yana hizmet vereceğiz. Birleşe birleşe kazanacağız. Oylarımızı bölmeyeceğiz, sandığa gideceğiz ve birleşe birleşe gideceğiz. Bakın biz 6 partinin lideri bir aradayız. Tek arzumuz var Türkiye’nin huzura kavuşması, demokrasinin gelmesi. Bakın gençler bir tweet attığında anneleri babaları hemen uyarıyorlar. ‘Aman ha sakın yapma ya başın belaya girerse ya seni alır götürürlerse’ diye. Gençler size sözüm var, Allah nasip eder Cumhurbaşkanı olduğumda en rahat benim aleyhime tweet atabilirsiniz, en rahat beni eleştirebilirsiniz. Bunun sözünü veriyorum size. Size demokrasiyi getireceğim. Özgürlüğü getireceğim. Ekmeği, aşı, işi getireceğim. Yolsuzluk yapanların da burnundan fitil fitil getireceğim.”
HEPSİNİN KÖKÜNÜ KAZIYACAĞIZ
Kapanan küçük belediyeleri, adliyeleri yeniden açacaklarını da kaydeden Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti:
“Kapanan belediyeler var o konu da malum. Kapanan belediyeler ne olacak diye. Referandum yapacağız. Halk istiyorsa belediyeyi açacağız. İstemiyorsa hiçbir sorunumuz yok. Kapanan adliye binaları var. Küçük beldelerde, kazalarda kapanan adliye binaları var. Adaleti vatandaşın ayağına götüreceğiz, kapanan bütün adliye binalarını yeniden açacağız, vatandaş gidecek hakkını, hukukunu orada arayacak, başka bir yerde değil. Havaalanı sorununuz var değil mi? ‘Havaalanını kapatacağız’ diyorlar. Oy vereceksiniz, Bay Kemal gelecek, Adana Havaalanı çalışmaya devam edecek. Hayır, niye kapatıyorsunuz? Başka yerde de havaalanı yapabilirsiniz, niye kapatıyorsunuz burayı? Çünkü burası büyük bir rant alanı olabilir, birileri malı götürebilir, Bay Kemal bunu seyredecek. Yemezler. Hiç endişe etmeyin. Kapattırmayacağız orayı. Zeydan başkan metro yapmak istiyor onay alınmıyor. Onların da nasıl olduğunu, onayın da nasıl olduğunu göreceksiniz. Ekrem başkan, Mansur başkan da Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacaklar, o izni alamayan, Zeydan başkana izni verilmeyen bütün olayların, bütün yatırımların iznini alacak ve Adana’ya hizmet edecek. Benim Cumhurbaşkanlığımı istemeyen 2 temel aktör var. Bunlardan birincisi 5’li çeteler. 5’li çeteler ‘Aman, aman ha, ne olursun Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı olmasın, olursa halimiz perişan olacak.’ Söylüyorum, ister 5’li çete olun ister 55’li çete olun, kim kul hakkı yediyse, kim soyduysa kim yiye yiye doymadıysa hepsinin hesabını soracağım ve o paraların tamamını getireceğim. Gidecekler beyler Amerika’da, Manhattan’da gökdelen yapacaklar. Muhammed Ali’nin çiftliğini satın alacaklar, İngiltere’de Londra’da, en pahalı yerde Chelsea’da villalar yapacaklar, Bay Kemal bunu seyredecek. Yerler mi? Yemezler. Hepsini son centine kadar getireceğim. O nedenle beni istemiyorlar. Ben sırtımı oraya dayamadım ki. Benim güvendiğim halk var, bu ülkenin namuslu, dürüst insanları var. İkincisi, beni istemeyen ikinci grup, uyuşturucu baronları. Size söz veriyorum o uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Bizim evlatlarımızı zehirleyen uyuşturucu baronlarının kökünü kazıyacağım. Hiç endişe etmeyin. Hep birlikte kökünü kazıyacağız.”
SARAYDA OTURMAYACAĞIM
Sarayda oturma gibi düşüncesinin olmadığını da kaydeden Kılıçdaroğlu, “Benim saraylarda oturma gibi bir düşüncem yok. Siz seçtiğinizde gidip oturacağım yer Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çankaya’sı olacak. Sizler gibi yaşıyorum. Evlatlarımla, eşimle beraber sizler gibi yaşıyorum. Sade bir vatandaş gibi yaşıyorum. Mala, mülke, dünyalığa hiç ihtiyacımız yok. Çok şükür 3 evladım var 3’ünün de eli ekmek tutuyor çalışıyorlar bir yerlerde, geçinip gidiyorlar. Ama malı alayım, vatandaşın hakkını alayım götüreyim falan yok. Zaten mutfağımı da en iyi siz biliyorsunuz, neler yaptığımı da aşağı yukarı biliyorsunuz. Sizin için çalışacağım, sizin için mücadele edeceğim. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmeyeceğim. ve son söz, her şey çok güzel olacak. İnanın her şey çok güzel olacak. Birlikte, her şeyi ama her şeyi çok güzel yapacağız yeter ki birlikte dayanışma içerisinde beraber yola çıktık ve finali bitirelim. Sandığa giderken, geçen dönem AK Parti’ye veya MHP’ye oy vermiş arkadaşınızı, dostunuzu bir şekilde ikna edeceğiz, onlarla beraber gideceğiz ve onlara şunu söyleyeceksiniz ‘Türkiye’nin huzura kavuşması için oyunu Bay Kemal’e vereceksin’ diyeceğiz” diye konuştu.
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Can Çelik – Güncel