Çoğumuz özgür iradeleri ve bağımsız benlikleri olan bireyleriz diye düşünürüz. Oysa benliğimiz ve özgür irademiz birer yanılsamanın ürünüdür.
Düşünce ve eylemlerimizin bir toplamı olan benliğimizin büyük oranda çevremizdekiler tarafından şekillendirildiği fikri her zaman insanları düşündüren güncel konulardan biri olmuştur. Çünkü insan; toplumsal, ruhsal, ekonomik, kültürel, cinsel ilişkiler içerisinde bir varlık olduğundan sürekli iç dünyası ile dış dünyası arasında bağlantılar kurmaktadır. Bu bağlantılar sayesinde kişi kendi benliğini algılar, sorgular ve değerlendirir. Dolayısıyla bireyin benliği toplumsallaşma sürecinde iletişim sayesinde gelişmeye başlar. Çevreden gelen iletiler aracılığıyla bireyler, davranışlarında neyin doğru, neyin yanlış olduğunu öğrenir, davranış şekillerine yön verirler (Özer, 1977, s. 100).
İnsan doğduğu andan itibaren, bulunduğu toplumun ve sosyal yapının kendisine iletilen mesajları benimsemesi ile bir kimlik sahibi olur. Kinch’e göre benlik, kişinin sosyal bağlarıyla etkileşimleri sonucu ulaştığı tecrübelerinden gelişen ve davranışlarına yön vermesi ile kendisi hakkındaki değerlendirmeleri sonucunda oluşmaktadır. Başka bir değişle benlik, algılanan, hissedilen ve tepki verilen her şeyi etkilediği gibi, diğerlerinin davranış, algı ve tepkilerini de etkileyen sosyal bir kuvvettir (Karaoğlu, 2015).
Hepimiz sosyal etkileşim yoluyla diğerlerinin düşünce ve davranışlarını gözlemleriz ve ilerideki davranışlarımızda kendimize bir pay çıkarırız. Çünkü toplumla var olan bireyin kim olduğunu tanımlayan diğerlerinin varlığıdır; diğerleri gibi olmak ve onlarla iyi geçinmek, insan türünün katılımcı bir üyesi olarak kim olduğumuza ilişkin bir hissin yaratımına yol açmaktadır (Hood, 2014, s. 17). Skinner’e göre, insanlar sadece bilinçli olmakla kalmaz, aynı zamanda bilinçli olduklarının da farkında olurlar. İnsanlar sadece çevrelerinin değil, çevrenin bir parçası olarak kendilerinin de farkındadırlar, sadece dış uyaranları gözlemekle kalmaz, gözledikleri kendi içlerinden gelen içsel uyarıcıların da farkındadırlar. Davranış hem çevrenin hem de kendi derisinin altındaki çevresinin bir parçasıdır (Skinner’den akt. Feist, 1990, s. 183). Bu bağlamda insan varlığı, çoğu zaman karşılaştığı değişik durumlara uyum sağlayarak dış dünyanın koşullarına göre davranış geliştirir. Bu durum kişinin benlik inşasında da büyük rol oynamaktadır. Benlik inşası sadece çocukluk dönemiyle bitmemektedir; insan var olduğu sürede benlik yanılsamasını sürekli geliştirip ayrıntılamaktadır.
Farkında olmasak bile, hareket biçimimiz diğerlerinden etkilenebilir. Beynin ayna sistemi, bizimle aynı amaç için uğraşırken gözlemlendiğimizde başkasının eylemleri tarafından tetiklenebilir (Hood, 2014). Çünkü başkalarını kopyalama, insanın doğuştan gelen en güçlü yeteneklerinden biridir. Bebekler en başından beri başkalarını izlemeye başlarlar ve ayrıca ne yaptığını bilen yetişkinleri takip ederek, uygulamaya değer gördükleri davranışlarını kopyalarlar (Meltzoff 2009:284). Taklidin farkında olmasak bile sosyal etkileşimin bu ayna sisteminin başında, istenmeyen kişileri elemek için çifte denetim işlevi gören bir kontrol sistemi bulunur. Sosyal çemberimizde olan ve bağlanmak istediğimiz kişileri taklit etme eğilimi gösteririz.
Teknoloji ve internetin sağladığı iletişimsel gelişmelerin etkileşim fizikselliğini ortadan kaldırması bugün bireyin yüz yüze iletişiminden daha çok kullandığı ekran önünde çevrimiçi dünyada kendisini göstermektedir. Sosyal medya hesaplarındaki takipçi gözlemlerinin farkındalığı kişinin benlik kurma biçimini değiştirmektedir. Çünkü sosyal bir varlık olan insan toplumsal ilişkilere her zaman ihtiyaç duyar ve bunun için çaba sarf eder.
Toplumsal ilişkilerde bulunmak isteyen kişi toplum tarafından kabul edilen davranışı sergilemek zorunda hissetmektedir. Bu davranışları ise birey toplumsal etkileşim yoluyla öğrenmektedir. O yüzden kendisi de yaptığı her paylaşımdan sonra gelen yorumları veya başkalarının yaptığı paylaşımları gözlemlemekte, kontrol etmektedir. Başkalarının paylaşımlarından etkilenen birey onların düşünce ve davranış şekillerini kopyalayabilmekte, kendisine ait profil paylaşımlarında taklit etme davranışına yönelmektedir. Kullanıcı takip ettiği, idealinde olan kişilerin paylaşımından etkilenerek onlara benzemek ister. Onlar gibi gönderiler paylaşır, onların gittiği mekânlarda fotoğraf paylaşmayı tercih eder. Ayrıca onların kullandığı telefonu, saati, kıyafet markasını seçer.
Toplumsal etkileşimlerin benlik inşası üzerindeki büyük etkisini düşünürsek bizler diğerlerinin ‘sosyal beynimiz’ üzerinde yazdığı bir senaryonun oyuncularıyız diyebiliriz.
Bruce Hood, “Hepimiz başkalarının nasıl yönlendirilebildiğini fark etmekte çok hızlıyız ama benliğimizin eşit derecede diğerlerinin etki ve denetimi altında olduğunu nadiren anlarız” demiştir. Hood’a göre tek bir benlik veya birden çok benlik yoktur. Aslında bizi bir karakterden diğerine geçiren dış dünyadır ve bizler çevremizdekilerin bir yansıması olarak var oluruz (Hood 2014:18).
“Herkes birbirine bir ayna, yansıtır ötekini geçince karşısına” ifadesini kullanan Cooley, benliğin yansımış karakterini örneklendirme girişimi içinde onu bir aynaya benzetmiştir. Ayna benlik, gündelik yaşamda etkileşimde olduğumuz çevreden alınan kendimizle ilgili fikirlerin benliğimize yansımasını ifade etmektedir. Yani bireyin başkalarının kendisine karşı düşüncelerine, tutumlarına ilişkin oluşturduğu, iç dünyasında yarattığı yargılarının toplamıdır (Danziger, 1971, s. 128).
Kaynaklar
- Danziger, P. s. (1971). Social psychology . New York: Penguin Books
- Feist, J. (1990). Theories of personality. Chicago: Holt, Rinehart and Winston.Inc
- Hood, B. (2014). The Self Illusiıon – Benlik Yanılsaması (1. Baskı b.). (E. Özdemir, Çev.) İstanbul: Ayrıntı Yayınları
- Kinch, J. (1963). A formalized theory of the self concept . American Journal of Sociology, 481
- Karaoğlu, B. (2015). Gündelik Hayatta Benlik Sunumunun Sosyal Paylaşım Ağı Facebook Üzerinden İncelenmesi. Ankara: Ankara Ünversitesi Sosyal Bilimler Enstitusü Yüksek Lisans Tezi
- Meltzoff, K. J. (2009). “Foundations for a new science of learning”, Science
- Özer, O. (1977). Toplum Bilimine Giriş. Ankara: S.B.F Yayınları