Türkiye’nin önde gelen giyim markalarından biri olan Koton, yeni reklam filmin #Etiketleriçıkar’da toplumun farklı kesimlerinin maruz kaldığı ön yargılara karşı bir duruş sergiliyor.
- Bunu mu giyeceksin!
- Fazla göze batıyorsun!
- Gece gece böyle mi çıkacaksın!
- Bu gömlek apaçi!
Bunun gibi sık kullanılan etiketleri kırmayı amaçlıyor. Ve son noktayı iki cümle ile koyuyor: 1. O ne der bu ne der, etiketleri çıkart. 2. Giydikleri yüzünden insanları etiketlemek bitsin mi artık!
Kapalı kadın eşofman giymez mi!
Film bu vurgularla farlılıklara saygı duyulması gerektiğinin altını çiziyor. #Farklılıklarasaygı reklam serisinin devamında başörtülü milli tekvandocu Kübra Dağlı oynuyor. Filmde, başörtülü ve tesettürlü kadınlarla ilgili kalıp yargılara göndermeler var. Başörtülü tekvandocu Dağlı, bu bölümde “Kapalı Kadın Eşofman Giymez!” etiketini eliyle buruşturup atıyor.
- Bu kadarı da fazla değil miymiş?
- Kapalı kadın altına eşofman çekip üstüne üstlük poz verir miymiş? Verir. Herkesin bir fikri var ama… Şimdi herkese saygı moda!”
şeklinde bu kalıp yargıların yerini saygıya bırakması gerektiğinden söz ediyor.
Nike’ın #Dahafazlasınainan Reklamı
Koton gibi dünyaca ünlü spor giyim markası Nike da bu gelişmenin önemli bir parçasına tanıklık etmemizi sağlıyor. Nike, #dahafazlasınainan (beliveinmore), #sadeceyap (justdoit) söylemleriyle, yayımladığı “Senin Hakkında Ne Söyleyecekler?” adlı reklam filminde toplumun kadınlar için ürettiği kalıp yargıları eleştiriyor:
Başörtülü, siyahi, kilolu kadınlar, toplumun idealize ettiği kriterlerin dışında yaşamayı tercih eden kadınlar dahil olmak üzere tüm kadınları toplumdaki söylemleri altüst etmeye davet ediyor. Reklam filminde metninde kalıp yargılar yer alıyor:
- Senin hakkında ne söyleyecekler?
- Dışarıda olmaman gerektiğini mi?
- Bunun (boksun) kadınsı olmadığını mı?
- Bunun (dalışsporu) için yaratılmadığını mı?
- Ya da belki onlar senin ne kadar güçlü olduğunu söyleyecekler, durdurulamaz olduğunu, her zaman bir çözüm bulduğunu, kolaylaştırdığını, güzelleştirdiğini veya senin bir sonraki harika şey olduğunu!
Kalıp yargılar, insanları sınıflandırmak ve ortak davranış göstermeye zorlamak için kullanılan kalıplaşmış sözlerdir. Giyim şekli konusundaki kalıp yargılar, erkek giyiminden ziyade kadınları hedef almaktadır. Yaygın bir söylem olarak ortada dolaşan bu kalıp yargılar, kadınları belli bir prototipe benzetmeyi hedeflemektedir.
Ticari kaygıyla yapılmış olsalar da bu reklam filmlerinin, toplumdaki kadın-erkek ayrımının kültürel kodlarına dair bir bilinçlenme sağladığı açık. Verilen mesaj çok net:
- Farklılıkları hoş karşılamalısın!
- Farklılıklara saygı duymalısın!
- Kalıp yargıları yıkabilir ve sevdiğimiz şeyleri yapabiliriz.
İlk Adımlardan Biri: Stephanie Kurlow Vakıası
Bu anlamda kalıp yargılar konusunda mücadele eden başörtülü balerin Stephanie Kurlow da dikkat çeken önemli isimlerden. Kurlow, bale tutkusunu var olan tabulara rağmen sürdürmeyi amaçlıyor. Müslüman kimliğe sahip kadınların giyim şeklinden dolayı sanat ve spor dallarından dışlanmalarına veya sınırlandırılmalarına bir karşı duruş olarak sanatını icra ediyor.
Resim 3: Stephanie Kurlow
Kalıp yargılarla hükümetlerin mücadelesi
Türkiye’de kadın giyimine dair kalıp yargılarla mücadelede yakın geçmişte bazı ciddi adımlar atıldığı görülmektedir. Kadın memurların giyimi konusunda 2002 ve 2013’te bazı gelişmeler yaşandı. 2002’de kadın memurların pantolon giyme yasağı kaldırıldı. 2013’te ise TBMM iç tüzüğündeki “Bayanlar tayyör giyer.” ifadesi “Kadınlar etek ve ceket ya da pantolon ve ceket giyerler.” şeklinde değiştirildi.
Türkiye’nin en önemli kıyafet sorunu olan başörtüsü yasağı ise 2007 ve 2013 tarihlerinde, önce YÖK kapsamında, daha sonra ise meslek grupları ve mecliste çözüme kavuşturuldu. Bu çözümler, yönetmeliklerde yapılan küçük ilavelerle sağlandı. Fakat hala anayasal düzeyde kadınların başörtüsü giyebilmesi anayasa ile teminat altına alınmış değil. Bu durum yüzünden ileride başörtüsü sorununun kolayca tekrar ortaya çıkabileceği şeklinde yorumlanmaktadır.
Kalıp yargılarla herkesin başı dertte
Bilindiği gibi başta kadınlar olmak üzere engelliler, göçmenler, kilolular, doğulular ve yoksullar da bu kalıp yargılardan etkilenmektedir. Kalıp yargılamaya maruz kalan bu dezavantajlı gruplar, toplumun dışına itilmekte, kendilerini gerçekleştirmelerine mani olunmakta ve bağımsızlıklarının önüne set çekilmektedir.
Coton ve Nike; daha çok eşit, daha özgür ve daha hoşgörülü bir dilsel söylemi destekliyorlar. Bunun mevsimlik bir moda olması hiç önemli değildir. Bu da bir saygıyı hak etmektedir. Ne de olsa şimdi artık herkese saygı moda!