Dikkat: Bu yazı “Croodlar” filmini henüz izlememiş olanlar için oldukça fazla spoiler içerir.
En popüler felsefi öğretilerden biri olan Plato’nun Devlet isimli kitabındaki mağara alegorisi, varoluşsal sancılarımız ve düşünce (idealar) dünyamız ile ilgili bizleri yüzyıllar sonra halen aydınlatmaya devam ediyor. Plato, algılarımızı sınamak ve idealar dünyasının önemini vurgulamak için hayalimizde çocukluktan itibaren karanlık bir mağara içine hapsedilmiş ve yüzleri her zaman bu mağaranın duvarına çevrili olan bir grup insan canlandırmamızı ister. Bu insanlar hayatları boyunca mağaranın içerisinde kalmıştır ve ateşin önünde insan eliyle yapılmış objelerin (gölge oyununa benzer şekilde) mağaranın duvarına yansıtılmış gölgelerinden başka bir şey görmezler. Onların tüm dünyaları, bu gölgelerin net görüntüleri ve hareketlerinden ibarettir. Daha sonra Plato bu insanlardan cesur birinin mağaranın dik yokuşundan çıkıp yeryüzüne ulaştığını ve Güneş’in aydınlığı altındayken ne hissettiğini düşünmemizi ister. Bu benzetme ile gerçek hayattaki görünümler üzerine bir şeyler keşfetmemizi bekler.
Croodlar filmindeki Crood ailesi bizlere o kadar çok Plato’nun mağara insanlarını anımsattı ki heyecanla filmi daha yakından incelemeye başladık.
“Ve şimdi, doğamızdaki eğitilmişlik ve eğitilmemişlik arasındaki farkı, aşağıdaki olaylara bakarak benzetme (istiare) yoluyla kavramaya çalış” (Platon, Devlet, 514a).
Film, Crood ailesinin gündelik hayatını anlatarak başlıyor: Croodlar mağara insanlarının son örneğidir ve hayatta kalmalarını sağlayan şey, en büyük savunma sistemleri olan ve girişi ağır bir taşla kapatılan karanlık mağaralarıdır. Bununla beraber Crood ailesinin reisi ve babası Grug, ailesini güvende tutmak için o zamana kadarki deneyimlerinden oluşturduğu kendi kişisel gerçeklik tasarımına uygun olarak bir takım mağara kuralları yaratmıştır. Bu mağara kuralları ailenin hayatta kalması için çok önemli yasalar içerir ve bu yasalar gereği neredeyse her şey yasaktır:
“Merak etmek yasak, gece dışarı çıkmak yasak, yeni bir şey keşfetmek, yeni olan her şey yasak” (Grug’un kızı Eep, 01:45:00)!
Baba Grug, her fırsatta bu yasaklara uymayanların başına gelenlerle ilgili, sonu komik bir şekilde ana karakterin ani ölümü ile biten hikayeler anlatır ki ailesine bu yasalara uymayanların başına gelen şeylerin hiç de iyi olmadığını gösterebilsin. Grug’un bu hikayeleri, bilim ve düşünce tarihinde, çevresini merak ederek dünyayı keşfetmeye çalışan düşünürlerin başına gelen son ile benzerlik gösterir. Sonuçta, “Bilim tarihi, ufku geniş zeki insanların katledildiği bir cinayetler tarihidir” (ışıklı, 2020). Ve insanlık tarihindeki birçok kaşifin sonu da aynı Grug’un hikayelerindeki gibi kanlı bitmiştir. Kimya devriminin arkasındaki büyük düşünür Lavoisier’in giyotin ile idam edilmesi, ünlü gökbilimci Giordano Bruno’nun diri diri yakılması, İskenderiyeli Hypatia’nın acımasızca öldürülmesi bilim tarihinde Grug’un hikayelerinde kanlı elinin altında kalan insanların gerçek hikayeleri değil de nedir?
(The Croods, 00:01:20).
“Fikirler olmadan yaşamıyorduk, sadece hayatta kalıyorduk” (Epp, 01:07:00).
İzlediğimiz bu mutlu aile tablosu, filme giren yeni karakter ile bir dönüm noktasına gelir. Merak etmeyi, güneşi, aydınlığı ve düşünmeyi tutkuyla seven “Guy” karakteri adeta Plato’nun karanlık mağarasının dik yokuşundan tırmanıp güneşe ulaşan cesur insanı hatırlatır. Guy da Croodlar gibi hayatta kalmak için elinden gelen her şeyi yapar fakat onun yöntemleri çok daha yaratıcıdır. Ayrıca onun bu dünyada ulaşmak istediği çok büyük bir hedefi de vardır: Yarına gidebilmek. Düne değil, bugüne değil, o yarına gitmek ister. Tabi Croodlar’ın mağaralarında saklanıp hayatta kalmaktan başka bir amacı yoktur ve bu nedenle ilk başlarda bu çılgın çocuğun ne istediğini anlamakta oldukça güçlük çekerler. Fakat Guy ile vakit geçirmeye devam ettikçe Crood ailesindeki her bireyin yavaş yavaş onun gibi düşünmeye, fikir yürütmeye başladığını görürüz. Düşünmenin doğal bir sonucu olarak da yaratıcılıklarını geliştirip sorunlarla başa çıkmanın farklı yollarını keşfederler.
“Duyusuna yansıyan dünyayı mağaradaki ikametgah ile karşılaştır, içindeki ateş ve güneşin kudreti ile” (Devlet: 263a).
Guy’ın yıldızlara ve güneşe, oradan da yarına varacağı günün hayali ile büyülenen Crood ailesi, bir kez yıldızları gördükten sonra, bir daha eski mağaralarına geri dönmek istemez. Bu aşamaya gelmeden mağarayı terk etme ve bilinemezliğe doğru yol alma konusunda en büyük direnci gösteren kişinin Baba Grug olduğunu tahmin etmek güç olmasa gerek.
“Bilinmezlik; gençler için cezbedici bir macera, yetişkinler içinse tehlikeli bir risktir. Yetişkinler güvenli bölgeden uzaklaşarak sonu belli olmayan bir maceraya atılmakta her zaman daha çok zorluk çeker” (Işıklı, 2020).
Tüm bu direncine rağmen mağara kanunlarını yazan ve türünün son örneği bir mağara adamı olan Grug, ailesini kaybetme gerçeği ile karşılaşınca düşünme ve yeni araçlar üretme konusunda büyük atılımlarda bulunur. Grug’un bu dönüşümü biz SophosAkademi’nin çok hoşuna gitti ve birbirinden harika icatlarından “snapshot” ise favorimiz oldu. Siz de ilk çağlarda mağara adamlarının nasıl fotoğraf çektiğini merak ediyorsanız bu sahneyi mutlaka görmelisiniz.
(Croodlar Filmi; 01:04:56).
Filmin sonuna geçmeden başta yapmış olduğumuz uyarıyı bir kez daha tekrarlayalım. Henüz bu yazıyı okumayı bırakıp filmi izlemeye başlamadıysanız köprüden önce son çıkışta olduğunuzu hatırlatırız: Guy ve Crood ailesinin maceraları sona gelirken hız kazanıyor. Yarına ulaşmak için geride bıraktıkları son karanlık mağranın da çökmeye başlaması ile mağaradan çıkış artık keyfi bir tercih olmaktan ziyade bir zorunluluğa dönüşüyor. Bizce bu Croodlar filmi ve Plato’nun mağası arasındaki en güzel benzerliklerden biridir. Çünkü bu saatten sonra Plato’nun mağrasındaki dik ve engebeli çukurdan yukarı çıkıp güneşe ulaşan insan için karanlık mağaraya dönmek nasıl imkânsız ise Crood ailesi için de karanlık mağaralarına dönmek o kadar imkansızlaşıyor. En nihayetinde Croodlar arkalarındaki volkanik hareketler ve depremler sonucu yok olan bir dünyadan kaçarak son güçleri ile güneşe koşuyor ve önlerindeki yarının dünyasına ulaşıyor. Sonrasında ne mi oluyor? Epp’in filmin son sahnesinde söylediği gibi, ışığı takip etmeye devam ediyorlar. Ve bizler biliyoruz ki ışığı yalnız Eep ve ailesi değil, 2 bin 500 senelik bilim tarihindeki en zeki insanlar da takip etmiş ve etmeye devam ediyorlar.
(Croodlar’ın Son Sahnesi;01:13:15).
Yazan: Berrak Bostancı Uzel
Kaynakça
Chris Sanders, K. D. (Director), (2013), The Croods [Motion Picture].
Platon (2005), Devlet, (Veysel Atayman, Cenk Saraçoğlu) Bordo Siyah Basım .
Işıklı, Ş. (2020), Bilim Tarihi Ders Notları, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bilişim Tezli Yüksek Lisans Dersi.