Çalışma yoğunluğu üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, ortak bir paydada birleşiyor: Çok çalışmak işe yaramaz, aksine performansınızı zorlaştırır.
Nicole Wetsman
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki daha fazla ve yoğun bir biçimde çalışmak, çalışma performansınızı daha iyi hale getirmiyor aksine daha da zorlaştırıyor.
Henry Ford, 1926’da bünyesinde barındırdığı çalışanlar için haftada beş günlük bir çalışma takvimi belirlediğini açıkladığında, dünya genelindeki endüstri lideri ufak çaplı bir kriz yaşamıştı. Ancak H. Ford, bu durumla ilgili şu açıklamada bulunmuştu:
Amerika’da günde 8 saati çalışmak refah kapısını açtı. Haftada 5 gün çalışmak ise daha da büyük bir refah kapısını açacak. İşçilerin boş zamanlarını kaybettikleri düşüncesinden kurtulmasının tam zamanı!
O yıllarda sendikalar ve işçilerin temsilcileri çalışma koşullarının iyileştirilmesi için çaba sarf ediyor ve çalışma saatlerinin azalmasına uğraşıyordu. Bununla beraber konuyla ilgili Stanford Ekonomi Politikaları Araştırma Enstitüsü üyesi John Pencavel’e göre, Ford muhtemelen bu girişimde çalışanlarının refahını düşünmüyordu. Asıl amacı, olası bir sendikalaşmayı önlemek ve bu konudaki endişelerini gidermekti. Ayrıca Ford, çalışma koşulları üzerinde analizlerde bulunarak işçilerinin 5 gün çalıştıklarında, 6 günde yaptıklarından daha fazla iş yaptığını gözlemledi.
Yoğun tempo çalışanları daha üretken hale getirmiyor.
Pencavel, “daha az çalışmanın, saat başına verimi arttıracağı” fikrinin oldukça eski ve 19. yüzyıla dayandığını ifade etmekte. Ancak bu durum o zamanlarda işverenler arasında popüler değildi. Psikolog Hugo Münsterburg (1913), özellikle o dönemlerde yaptığı gözlemlerden hareketle “çalışma günlerinin ılımlı şekilde kısalmasının herhangi bir kayba neden olmadığını, doğrudan bir kazanca yol açtığını” ifade etmişti.
Son dönemlerde yapılan araştırmalarda, benzer sonuçları yansıtmaktadır. 2004 yılında Hastalık Kontrol, Mesleki Güvenlik ve Sağlık Ulusal Enstitüsü Merkezleri tarafından yapılan gözlemlerde özellikle uzun çalışma saatleri ve çeşitli vardiyalara maruz kalan çalışanların, çalışma performanslarında düşüş olduğu görülmüş. Aynı yıllarda İsveç’te yer alan Toyota araba şirketi, çalışanlarına sağladığı günde 6 saat çalışma kolaylığıyla günlük kârını arttırdığını ifade etmiştir.
Geçtiğimiz sonbaharda yapılan bir başka endüstri araştırmasında 2010-2015 yılları arasında Avrupa’da 52 bin çalışandan toplanan veriler analiz edildi. Çalışmayı yürüten ve Cass Business School (Londra) görevlerini sürdüren öğretim görevlisi Hans Frankort ve Profesör Argyro Avgoustaki, konuyla ilgili olarak “daha fazla çalışma çabasının mesleki kariyeri etkilediğini” ifade etmiştir. Frankfort’a göre, çok çalışmanın pek bir yararı yoktur. Yüksek yoğunluk iş yerindeki üretkenliği olumsuz etkilemektedir. Frankfort ayrıca çalışmanızı ne kadar süreyle tamamlayabileceğinize yönelik belirleme sürecinde bir yetkinizin olması durumunda çalışma sürelerinin ortaya çıkardığı olumsuz sonuçlarda azalma olabileceğini ifade etmektedir.
Zorunlu olarak çok çalışmanın işe yaramayacağına yönelik güçlü kanıtlara rağmen mevcut çalışma saatlerinin geçerli kültürel yapıda değiştirilmesi oldukça güç. Özellikle de “Amerikan Rüyası” fikri düşünüldüğünde. Frankfort, “Çok çalışıyorsanız teoride harika şeyler başarabilirsiniz ancak korkarım bu rüyaların çoğu gerçekleşmiyor” diyor.
Ünlü teknoloji girişimcisi Elon Musk, geçtiğimiz yaz, gazetecilere verdiği bir röportajda düzenli olarak haftada 120 saat çalıştığını, başarısını bu çalışmaya borçlu olduğunu ifade etti. Frankort, “İnsanlar bu durumu örnek alarak haftada 120 saat çalışmanın kendilerine de harika şeyler getirebileceğini düşünüyor” diyor. Ancak gerçek öyle değil.
Çeviri: Mert Küçükvardar
Kaynak: https://www.popsci.com