AK Parti’nin Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, son yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde elde ettiği kazanımları geriye götürmeye yönelik olduğunu söyledi. Fırat, “Türkiye özgürleştikçe, demokratikleştikçe, bugüne kadar varlıklarını sürdürmüş olan ve kendilerini tanrının bu ülkeyi yönetmek için özel güçlerle donatmış olduğunu zanneden kesim, Türkiye’nin bugüne kadarki kazanımlarını geriye götürebilmenin çabası içinde olmuşlardır” dedi. Türkiye’nin AB heyecanının bittiği yönündeki eleştirilere de cevap veren Fırat, heyecanın hiçbir zaman sönmediğini ancak AB’ye giriş süreci içerisinde müktesebat içerisinde yer almayan bazı konuların Türkiye’ye zorla kabul ettirilmeye çalışıldığını belirtti. Türkiye’nin bunlara karşı direniş gösterdiğini ve bunun halk tarafından desteklendiğini vurgulayan Fırat, bu direnişe devam edeceklerini kaydetti.
AK Parti’nin Siyasi ve Hukuki İşlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, son yaşanan gelişmelerin Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik sürecinde elde ettiği kazanımları geriye götürmeye yönelik olduğunu söyledi. Fırat, “Türkiye özgürleştikçe, demokratikleştikçe, bugüne kadar varlıklarını sürdürmüş olan ve kendilerini tanrının bu ülkeyi yönetmek için özel güçlerle donatmış olduğunu zanneden kesim, Türkiye’nin bugüne kadarki kazanımlarını geriye götürebilmenin çabası içinde olmuşlardır” dedi. Türkiye’nin AB heyecanının bittiği yönündeki eleştirilere de cevap veren Fırat, heyecanın hiçbir zaman sönmediğini ancak AB’ye giriş süreci içerisinde müktesebat içerisinde yer almayan bazı konuların Türkiye’ye zorla kabul ettirilmeye çalışıldığını belirtti. Türkiye’nin bunlara karşı direniş gösterdiğini ve bunun halk tarafından desteklendiğini vurgulayan Fırat, bu direnişe devam edeceklerini kaydetti.
Fırat, AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Fırat, bir süreden beri Türkiye’de özellikle Meclis’in meşruiyeti ve Cumhuriyet’in vazgeçilmez temel ilkeleri hakkında gerçeğe uygun olmayan iddialar ve Türkiye’nin politik, ekonomik istikrarını bozma yönünde çeşitli odaklardan faaliyetleri olduğunu söyledi. Sorulması gereken sorunun AK Parti iktidarında ne tür değişiklikler meydana geldiği sorusunun olduğunu ifade eden Fırat, geriye dönüp bakıldığında çok ilginç bir gelişmenin görüleceğini bildirdi. 2002 seçimlerinden sonra Türkiye’de iki partili parlamentonun oluşmasının müspet karşılandığını ve tasvip edildiğini hatırlatan Fırat, ancak Türkiye’nin bir değişim ve gelişim süreci içinde olduğunu kaydetti.
AK Parti’li Fırat, AB yolunda temel olarak Kopenhag Kriterleri denilen demokrasinin kökleşmesi, özgürlük alanının genişletilmesi ve Türkiye’nin bir hukuk devleti olma yolundaki ciddi ve kesin adımlarının, belli kesimleri özellikle statükolarının bozulacağı korkusu içinde olanları rahatsız ettiğini vurguladı. 17 Aralık’a kadar genel kanının ‘AB’nin hiçbir şekilde Türkiye ile görüşmelere başlamayacağı’ yönünde olduğunu dile getiren Fırat, 17 Aralık’ta alınan kararın bir dönüm noktası olduğunu ve bu kararın belli çevreleri rahatsız ettiğini söyledi.
Fırat, “Türkiye özgürleştikçe, demokratikleştikçe, bugüne kadar varlıklarını sürdürmüş olan ve kendilerini tanrının bu ülkeyi yönetmek için özel güçlerle donatmış olduğunu zanneden kesim bu durumu milletin kendi kaderine el koyması olarak algılayıp, rahatsızlık had safhaya ulaşmış ve bunu çok ciddi bir tehdit olarak algılamaya başlamışlardır. Bu nedenle o tarih itibariyle belli odakların AK Parti’yi hedef almış gibi gösteren aslında tamamen Türkiye’nin bugüne kadarki kazanımlarını geriye götürebilmenin çabası içinde olmuşlardır. Bu ancak bir şekilde olabilirdi. Ekonomik, sosyal ve güvenlik açısından istikrarın bozulup ülkenin kaotik bir ortama sürüklenmesiyle Türkiye bu kazanımlardan vazgeçebilir ve AB süreci dışında tutulabilirdi” şeklinde konuştu.
Cumhuriyet’i, laikliği, demokrasiyi ve özgürlükleri Türkiye’nin sosyal devlet olma vasfını şüphe altında bırakacak söylemleri söyleyenlerin gerçek anlamda ne Cumhuriyet ne laik ne demokrasi ne sosyal demokratlık ne hukuk devletiyle uzaktan yakından alakası olmadığını söyleyen Fırat, bu kişilerin Türkiye’nin Cumhuriyet’in dışında milli şeflikle idare etme anlayışının varisleri olduklarının gözden uzak tutulmaması gerektiğini ifade etti. Fırat, “Cumhuriyet eğer iktidarların meşruiyetinin halka dayanması olarak algılanıyorsa milli şeflik döneminin bu vasfa haiz olduğunu söylemek mümkün değildir. Cumhuriyeti savunanların öncelikle bunu çok iyi irdelemesi lazım. Halkın iradesi dışında antidemokratik uygulamaların, darbelerin akabinde iktidardan nasiplenenler bugün kalkıp Cumhuriyet’in sahipliğini yapamazlar” dedi.
“AK PARTİ FELSEFESİ, 1921’DEKİ FELSEFEYLE AYNIDIR”
“Bu Cumhuriyet’in sahipleri, Cumhuriyet’i kuran 1921 Meclisi’ni teşkil edenlerdir” diyen Fırat, “AK Parti felsefesi 1921’deki felsefeyle birebir aynıdır. Eğer Cumhuriyet müdafaa edilecekse bunun yılmaz bekçileri AK Parti düşüncesidir. AB süreci bunun pekiştirilmesi anlamına gelir. Halkın demokratik bir yönetimin sahibi olmasını gerektirir. Eğer laiklik devletin kendi vatandaşlarının inanç ve düşünceleri karşısında eşit uzaklıkta olmasının, onların eşit bir şekilde düşünce ve inançlarının ifade edilmesinin bir enstrümanı olarak görülecekse bunu ters anlayıp bir devlet dini olarak topluma enjekte etmek isteyen zihniyetin bir laik düşünce değil laikçi düşünce olduğunu ve laikliğe aykırı olduğu sonucuna varırız” şeklinde konuştu.
Fırat, Cumhuriyet’in vasıflarından olan Türkiye’nin laik, demokratik, sosyal ve hukuk devleti olduğu iddiasının, bu 4 temel unsurun birbirinden ayrılması veya birinin diğerine tercih edilmesinin aslında Cumhuriyet’in inkarı anlamına geleceğini kaydetti. “Eğer bunları birbirinden ayırt edersek veya birine öncelik verirsek, o zaman Türkiye’nin Saddam Cumhuriyeti ya da Hitler, Nazi Almanyası’ndan bir farkı kalmaz” diyen Fırat, AK Parti’nin bu 4 unsurun kesin olarak birbirlerinden ayrılmaması ve birbirine kirkiye’nin bir hukuk devleti olma yolundaki ciddi ve kesin adımlarınarşı bir üstünlük içinde olmaması inancında olduğunu söyledi. Fırat, “Demokrasiden nasibini almayanlar, halka güvenmeyenler, bu halkın sırtından sopayı eksik ettiğiniz zaman idare edilmeyeceği düşüncesinde olanların demokrasiyi savunabilmelerinin ne kadar samimi olduğunu sizlerin takdirine bırakıyorum” dedi.
AK Parti’li Fırat, Türkiye’nin en büyük eksikliklerinden birinin bir sosyal demokrat hareketin fertler arasında mevcut olmasına rağmen organize olamayışı ve bir siyasi parti içerisinde kendini ifade edemeyişinden kaynaklandığını açıkladı. “Eğer Türkiye’de sosyal demokrat bir organizasyon anlayışı olsaydı, Türkiye’nin bugün bulunduğu noktadan çok daha köklü bir demokrasiye, güçlü bir ekonomiye, geniş özgürlüklere sahip bir ülke olurdu” diyen Fırat, sosyal demokratları AK Parti çatısı altında birleşmeye davet etti. Fırat, “Bir kez daha çağrıda bulunuyorum. Kendisini sosyal demokrat olarak algılayan tüm insanlar Türkiye’de gerçek anlamda bir sosyal demokrat hareket başlayıncaya kadar AK Parti çatısı altında yerlerini alsınlar. Özgürlüklerden yana olanlar yine bu çatının altında yer almalıdırlar” dedi.
Konuşmasında isim vermeden 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i de eleştiren Fırat, şunları söyledi:
“Türkiye’de ‘demokrasi ve insan hakları’ sloganıyla ‘Katılın arkama’ diyen, takılanları da yolda bırakanlar, şahsi çıkarları için ülkenin istikrarını bozmaktan çekinmeyenler, devletin cumhurbaşkanlarını beyanlarıyla küçültenler, dün aldıkları yüzde 27 oy ve 171 milletvekiliyle cumhurbaşkanlığını içlerine sindirmişlerdir. AK Parti’ye verilen oyları küçümseyenler bizi hayrete düşürmüyor. Çünkü bu insanların hafızalarını bir kez daha yoklamalarını istiyoruz. 2002 seçimlerinden sonra bir seçim daha yapıldı. Ve AK Parti yüzde 41.9 oy aldı. Bunu hiç kimse göz ardı edemez. Bu oy halkın oyudur. Konuşulacaksa bu oy üzerinden konuşulmalıdır.
Türk siyasi hayatına hayali ihracat terimini sokanlar, banka hortumlarından bu halkın paralarının tahsil edilmesini gasp olarak nitelendirip, vatan evlatlarına Suudi Arabistan’ı gösterenlerin, aslında çok fazla söz hakkı olmamalıdır kanısındayız. Eğer temel rahatsızlık hesaplarının bir olduğu yakınlarına yapılan işlemse iktidar olarak bir yardımımız olamaz. Yok eğer yeniden siyasete atılmaksa yapabileceğimiz tek yardım hep alınıp gidilen bir fötr şapka hediyesinin ötesine geçmek mümkün değildir. Bu yardımı yaparız. Sofradaki mamanın tükenmesinden dolayı sofrada olmak için her türlü atraksiyonun içinde olanlar, beğenmedikleri siyasi partilerde olmakta hiç beis görmediklerini unutmaktadırlar. Ama bu halk söylediklerini unutmamıştır, unutmayacaktır.”
“AB’YE KARŞI DİRENİŞİMİZİ HALK DESTEKLİYOR”
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Fırat, sosyal demokratları neden AK Parti çatısı altında birleşmeye davet ettiğinin sorulması üzerine, birilerinin rüyalarını AK Parti’nin gerçekleştirdiğini söyledi. Kendilerini sosyal demokrat olarak nitelendirenlerin bunu görmezlikten geldiğini veya mani olabilmek için her türlü çabayı gösterdiğini kaydeden Fırat, “Biz sosyal demokrat bir parti olduğumuz iddiasında değiliz. Muhafazakar demokrat bir partiyiz ancak sosyal demokrat bir partinin yapması gerekenirkiye’nin bir hukuk devleti olma yolundaki ciddi ve kesin adımlarınleri eğer biz yapıyorsak ve Avrupa örneğinde olduğu gibi özgürlüklerin genişletilmesinde, demokrasinin kökleştirilmesinde sosyal demokrat hareket çok etkin bir görev almışsa ve Türkiye’deki bu tür adımlarda sosyal demokrat partinin temsilcisi televizyonlara çıkıp ‘AK Parti’nin kötü niyetini bu yasada gördük. Çünkü Kopenhag Kriterleri’nde istenmemiş olan özgürlüğü bugün çıkan yasayla verdiler’ diyen bir düşüncenin sosyal demokrat olabileceğini ben düşünmüyorum” değerlendirmesini yaptı.
Avrupa Parlamentosu Türkiye Karma Komisyonu Başkanı Lagendijk’ın ‘Türkiye’nin AB heyecanı bitik’ yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine de Fırat, AK Parti’nin AB heyecanının hiç sönmediğini kaydetti. Fırat, AB’ye giriş süreci içerisinde müktesebat içerisinde yer almayan bazı konuların Türkiye’ye zorla kabul ettirilmeye çalışıldığını, Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak bunun kabul edilmesinin mümkün olmadığını dile getirdi. Bunun karşısında direniş göstermelerinin AB’ye karşı soğuk baktıkları anlamına gelmeyeceğini belirten Fırat, “AB’nin kendi alanı içerisinde hareket etmesi gerektiği ve kendisinin dışındaki problemleri AB vasıtasıyla Türkiye’ye kabul ettirmeye karşı direniş göstermemizi Türk halkı takdirle izliyor. Buna devam da edeceğiz. AB’ye giriş sürecimizde bir yol haritası var. Bu bizim tarafımızdan çizilmedi. Bu haritadaki bütün vecibeleri yerine getirmede tereddüt göstermedik. Ama o yol haritasının içerisine oyun oynanırken yeni kurallar koyulmasını da çok ahlaki olduğunu da söylemek mümkün değil” şeklinde konuştu.
Fırat, gazetecilerin sorusu üzerine Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesi yönündeki öneriyi de değerlendirdi. Anayasa ve Seçim Kanunu’nu AK Parti’nin yapmadığını anlatan Fırat, bu öneriyi ortaya atanların Türkiye’de daha önce güçlü bir şekilde iktidar olduğunu hatırlattı. Fırat, “Halkın karşısına cumhurbaşkanlığı için dün çıkamayanların bugün bunu söylemelerinde ne kadar samimi olduklarını halkın takdirine bırakıyorum. Ama bizim için yine de hiçbir mahsur yok. Çünkü biz halka güveniyoruz. Bunu halk da seçebilir halkın seçtiği milletvekilleri de. Bizim için çok büyük problem değil” dedi.
Fırat ayrıca, Başbakan Erdoğan’ı ‘Kasımpaşalı kültürüyle davranmamalı’ diye eleştiren AK Parti Afyon Milletvekili Mahmut Koçak’ın sözlerini de inceleyeceklerini açıkladı. Tahammülün belli sınırları olduğunu ifade eden Fırat, insanların saygı çerçevesinde birbirlerini eleştirmeleri gerektiğini bildirdi. İnsanları hakaret etmenin ve aşağılamanın hem suç hem ahlaka ve adaba aykırı olduğunu dile getiren Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İkisini birbirinden ayırmamız lazım. Eleştirilerimiz olacak. Parti içindeki arkadaşlarımızdan da olacak. Bundan mutlu oluruz. Partinin, toplumun daha çok gelişmesi ancak fikirlerin daha çok söylenmesiyle mümkün olabilir. Bu size çok ters de gelebilir ama bu söylemlerin tamamının bireylerin ve kurumların birbirine karşı söylemlerde belli kriterleri, çizgileri olması lazım. Bu kriterlerin dışına çıkarsa o kabul edilemez. İnceleyeceğiz, çizgi dışına çıkma varsa çizgi dışına çıkmada neler yapılacağı konusunda hukuk devletinde kurallar belli. Mutlaka yazılı belge vairkiye’nin bir hukuk devleti olma yolundaki ciddi ve kesin adımlarınrdır. Bakılır, çizgi dışındaysa prosedür işlemeye başlar.”
Sizce 2. turda seçimi kim kazanacak?
— Haberler.com (@Haberler) May 15, 2023 Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Politika