İnsan her an risk altında. Depremler, seller, fırtınalar, kuraklık, heyelan, tsunami, yangınlar ve aşırı meteorik olaylar (yağmur, soğuk, kar vb.) gibi doğal afetler yüzyıllardır büyük can ve mal kayıplarına neden oluyor. Doğal afetlere beşerî etkilerin de eklenmesiyle bu riskler daha da arttı. Çevre kirliliği, küresel ısınma, plansız şehirleşme, yanlış arazi kullanımı, savaşlar ve terör olayları gibi birçok beşerî etki her an insanı risk altında bırakmakta. ABD’de, her yıl ortalama 1 milyar dolar zarara yol açan 15 afet meydana gelirken bu afetler ülkemizde de her yıl can ve mal kaybına yol açmaktadır.
Bu doğal ve insan kaynaklı afetleri en az kayıplara indirmenin yolu bilinçli bir planlama ve teknolojinin etkin kullanılmasını sağlamakla mümkün. Teknoloji, doğal afetlerin önüne geçemezken erken uyarı sistemleri, hazırlık ve müdahale araçları oluşturur. Özellikle Uzaktan Algılama (UA) ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS), afetlerin etkisini en aza indirebilecek hazırlıklar için hayat kurtaracak işlevleri olan teknolojilerdir. İlk olarak, risklerin tahmini ve olacak yerin bilinmesi önemlidir. Vatandaşlar hangi bölgelerin risk altında olduğunu bilmeli. Riskli bölgelerin bilinmesini sağlayan Coğrafi Bilgi Sistemleri, çeşitli simülasyonlar ile ayrıntılı risk yönetimi analizi ile toplumun bilinçlenmesini sağlamaktadır.
Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS), doğal ve beşerî afetlerin önceden bilinmesini, önlenmesini ve kriz durumlarında hazırlıklı olunmasını sağlar. Afet durumunda zamana karşı yarış niteliğinde olan arama- kurtarma çalışmaları ise hayati öneme sahiptir. Arama-kurtarma çalışmalarında toplumun önceden bilinçlendirilmesi, afetlerin şekli ve riskli alanların belirlenmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılmaktadır. Teknoloji, afetlerin önlenmesi yolunda yeni icatları ile insanlara kolaylıklar sağlamaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri çok yönlü verilerin değerlendirilmesi çalışmalarının bütünüdür. Afet alanlarının fiziki yapısı, yerleşme ve nüfus özellikleri gibi birçok parametreyi içeren Coğrafi Bilgi Sistemleri; gelecek afet senaryoları, acil afetlere müdahale stratejilerinin geliştirilmesine ve olası afet durumlarında planlamaların yapılmasını sağlamaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri gelişmiş ve rantabl veri girme, işleme, analiz etme ve yorumlama açısından güncellenebilir bir sistemdir. Uzaktan Algılama (UA) sistemi ise coğrafi mekânın gerçeğe yakın görüntülenmesinde etkin bir veri toplama yöntemidir.
CBS, uydu verileri ile modelleme yapılarak iklim değişikliğinin bir sonucu olan atmosferik afetlere karşı erken uyarı sistemini kapsar. Atmosferik verilerin simüle edilmesiyle kasırga, hortum, aşırı soğuk, kar fırtınaları, buzlanma ve aşırı kuraklık gibi birçok afeti engellemede, risk altında olan bölgeler belirleyerek, riskin önlenmesine yönelik stratejiler geliştirilmesini sağlar. Bu sistem içinde toprak kaymasını tespit eden erken uyarı sensörleri heyelan riskleri taşıyan bölgelerde kurularak olası afetlerin zararını en aza indirebilir. Doğal afetlerin yıkıcı etkisi ve oluşan kullanım yoğunluğu ile ortaya çıkan sorunların bertaraf edilmesinde güneş panelleriyle çalışabilen sistem, afet anında kullanılabilirlik sağlar. İstanbul’da yakın zamanda gerçekleşen depremde, GSM operatörlerinin hizmet verememesi durumu göz önüne alındığında sistemin ne kadar önemli oluğu ortadadır.
Coğrafi Bilgi Sistemleri, bir bölgenin topografya haritası, üç boyutlu arazi modellemeleri, jeolojik-jeomorfolojik haritaları, litolojik yapının dağılışı, arazi kullanım haritaları, hidrografik analizler, orman ve bitki örtüsü, atmosferik ve su kaynaklarında ki çeşitli kirleticilerin tespiti, şehirsel gelişim, sanayi alanları, ulaşım sistemlerinin denetlenmesinde ve gözlenmesi gibi daha birçok özellikleri, uzaktan algılama yöntemi ile gözlenmesini mümkün kılmaktadır.
Afet yönetiminde bu kadar önemli olan Coğrafi Bilgi Sistemleri hayatımızın haritalandırmalarda, telekomünikasyon ve ağ servislerinde, riskli bölge analizlerinde, şehirsel planlamalarda, çevresel etki değerlendirmelerinde, ulaşım planlamalarında, tarımsal uygulamalarda ki risk yönetiminde, afet yönetimi ve önlenmesinde, heyelan ve taşkın riskli alanların tespiti, arazi kullanımı ve alansal değişimi, doğal kaynaklar yönetimi, tarihi yapıların korunumu gibi birçok alanında kullanılıyor.
Yazar: Dr. Yaşar Akkaya