Bazılarımız hatırlayacaktır, 2017 yılında Elon Musk, binlerce elektrotun insan beynine nasıl bağlanacağı üzerinde çalışan yeni beyin-arayüz şirketi Neuralink’ten bahsetmişti. Bundan günler sonra da Facebook, insanların düşünerek (dakikada 100 kelimeye dokunarak) metin mesajları göndermesine izin verecek bir kulaklık veya kafa bandı oluşturmaya çalıştığını duyurmuştu. “Ya doğrudan beyninizden yazabilseydiniz!” sorusuyla aklımızı bir hayli karıştıran şirket, kulağa imkansız gelse de bunun sandığımızdan daha yakın olduğu iddia etmişti.
Facebook, düşünceleri okumak için optik teknolojiyi kullanan bir sessiz konuşma arayüzü oluşturmayı hedeflemişti ancak bu çılgın projeyi duyurduktan dört yıl sonra, şimdi de beyin okuması ile ilgili projeden vazgeçtiğini açıkladı. Şirket bunca zamandır üzerinde çalıştığı ve önemli ilerlemeler kaydettiği bu projeyi neden sonlandırdı?
Şirket yetkilileri, “Başa takılan optik beyin-bilgisayar arayüzü teknolojilerinin uzun vadeli potansiyeline hâlâ inansak da pazara daha yakın farklı bir sinirsel arayüz yaklaşımına odaklamaya karar verdik” diyerek bu projenin yerine, kol kaslarındaki sinyalleri okuyabilen bileklik üzerinde çalışacaklarını duyurdu. Facebook’un projeden vazgeçme kararı ile ilgili Fizikçi ve Sinirbilimci Mark Chevillet ise açıklamasında kısaca şunu söyledi:
“Bu teknolojilerle ilgili birçok uygulamalı deneyimimiz var. Tüketici arayüzü olarak başa takılan optik sessiz konuşma cihazının hala çok uzun bir yolu olduğunu söyleyebiliriz”.
Beyin-bilgisayar arayüzleri ile ilgili çalışmalar ilerledikçe yeni endişeler de ortaya çıkmaya başladı. Büyük teknoloji şirketlerinin insanların düşüncelerini bilmesine çok da sıcak bakılmıyor. Örneğin Şili’de beyin verilerini, özür iradeyi ve zihinsel mahremiyeti teknoloji şirketlerinden korumak için bir insan hakları yasası bile düşünülüyor. Facebook’un mahremiyet konusundaki zayıf sicili göz önüne alındığında, asında şirketin nöro-haklar konusunda artan endişeler ile arasına mesafe koymak için bu araştırmayı durdurma kararı aldığını düşünenler de var.
Facebook’un beyin sinyallerini okumaya yarayan optik cihazının bir prototipi
Facebook’un zihin okuma cihazı şimdilik rafa kalktı
Beyin-bilgisayar arayüzleri etrafındaki çılgınlığın nedeni, şirketlerin zihin kontrollü yazılımını büyük bir atılım olarak görmelerinden kaynaklanıyor. Bazı araştırmalar, nöronlara dokunmak için elektrotların doğrudan beyne yerleştirildiğinde sonuçların dikkate değer olduğunu gösterdi. Bu tür implantlara sahip felçli hastalar, robotik kollarını ustaca hareket ettirebilir, video oyunları oynayabilir veya zihin kontrolü yoluyla yazı yazabilir. Facebook’un amacı, bu tür bulguları herkesin kullanabileceği bir tüketici teknolojisine dönüştürmekti; bu da takıp çıkarabileceğiniz bir kask ya da kulaklık anlamına geliyordu.
Facebook’un projesi, özellikle sanal gerçeklikteki emelleriyle örtüşebilecek bir beyin denetleyicisini hedefliyordu; bu yüzden 2014 yılında 2 milyar dolara Oculus VR’ı satın almıştı. Şirketin ilk olarak bir düşünme-konuşma arayüzü teknolojisinin mümkün olup olmadığını belirlemesi gerekiyordu ve bunun için insanların beyinlerinin yüzeyine elektrot pedleri yerleştirilen Kaliforniya Üniversitesindeki bir araştırmaya sponsor oldu. İmplante edilen elektrotlar tek nöronlardan veri okurken elektrokortikografi adı verilen teknik, aynı anda oldukça büyük nöron gruplarından ölçüm yapabiliyordu. Facebook, kafanın dışından gelen eşdeğer sinyalleri algılamanın da mümkün olabileceğini umut ediyordu.
Konuşmayı gerçek zamanlı olarak çözmek için bu elektrot pedlerinin kullandığını araştırmalar Facebook’u bu umuda bir adım daha yaklaştırmıştı. Ciddi bir felçten sonra anlaşılır kelimeler oluşturma yeteneğini kaybeden ve sadece homurdanan 36 yaşında bir adamın beynine elektrot takılarak dakikada yaklaşık 15 kelime hızında cümleler oluşturabildiğini ortaya çıktı. Bu teknoloji, deneğin konuştuğunu hayal ederken dilini ve ses yolunu hareket ettirme çabalarıyla ilişkili motor korteks kısmındaki nöral sinyallerin ölçümlemesini yapabiliyordu.
Denekten 50 yaygın kelimeden birini yaklaşık 10 bin kez söylediğini hayal etmesini istendi ve hastanın sinirsel sinyalleri bir derin öğrenme modeli ile beslendi. Model kelimeleri sinirsel sinyallerle eşleştirmek için eğittikten sonra, deneğin söylemeyi düşündüğü kelimeyi %40 oranında doğru bir şekilde belirleyebildi. Bilim insanları, bir dil modeli ekleyerek performansı daha da geliştirdiler ve doğruluk oranını %75’e çıkardılar.
Sonuç dikkat çekici olsa da İngilizcede 170 binden fazla kelime var ve bu nedenle deneğin sınırlı kelime dağarcığı nedeniyle performans düşebilir diye düşünülüyor. Bu teknik, tıbbi yardım olarak yararlı olsa da Facebook’un aklındakine pek yakın olmadığı anlamına geliyor.
Facebook tarafından beyindeki oksijen değişikliklerini ölçmek için ışık kullanan yaygın optik tomografi için geliştirilen ekipman
Sıradaki proje bileğe takılan nöral arayüz
Bu araştırma devam ederken, Facebook Johns Hopkins’teki Uygulamalı Fizik Laboratuvarı gibi merkezlere, nöronları invaziv olmayan bir şekilde okumak için kafatasından ışığın nasıl pompalanacağını bulmak için ödeme yapıyordu. Ancak bu optik teknikler sinir sinyallerini yeterli çözünürlükte alamıyorlar. Kan değişikliklerinin bir grup nöronun ateşlenmesinden birkaç saniye sonra zirveyi algılaması bir bilgisayar için oldukça yavaş kalıyor. Yakın kızılötesi ışınlar kullanan beyin bir hemodinamik sinyali ölçer ancak bu sinyal yavaştır.
Facebook şimdi, 2019’da Oculus’u devralmasından bu yana en büyük kamu satın alımlarından biri olan CTRL-Labs adlı bir girişimi 500 milyon dolardan fazla bir fiyata satın aldı. Bu şirket, EMG olarak bilinen bir teknikle bir kişinin kaslarındaki elektrik sinyallerini yakalayan bileğe takılan bir cihaz geliştiriyor. Bu bir beyin arayüzü değil ancak Facebook’un VR Googles ile oluşturduğu sanal dünyaya katılmanın daha basit bir yolu olabilir. Facebook, “uygulanabilirliği kanıtlanmış bir teknoloji olan EMG’yi kullanarak bilek tabanlı nöral arayüzlere odaklamanın mantıklı olduğunu” söylüyor.
Facebook’un beyin okumayı bırakma kararı, bu teknikleri araştıran araştırmacılar için şaşırtıcı değil. Northwestern Üniversitesinden Profesör Marc Slutzky şöyle yorumluyor:
“Şaşırdığımı söyleyemem. Konuşmanın şifresini çözme hedefi büyük bir zorluktur. Pratik, her şeyi kapsayan bir çözümden hâlâ çok uzağız.”
Yine de Slutzky, bu projenin beyin okuma biliminin hem dikkate değer olasılıklarını hem de sınırlarını gösteren etkileyici bir adım olduğunu söylemekten geri durmuyor. Ona göre, yapay zeka modelleri daha uzun süre ve birden fazla kişinin beyninde eğitilebilirse beyin okuma hızla gelişebilir.
Facebook, şimdilik projeyi rafa kaldırmış olsa da beyin kod çözme için geliştirdiği yazılımı açık kaynaklı hale getirmeyi ve ayrıca diğer araştırmacıların çalışmalarından faydalanabilmesi için prototip cihazlara erişim sağlamayı planlıyor. Konuşma beyin aktivitesinden çözülebilir mi? Giyilebilir bir optik cihaz bunu yapabilir mi?” soruların cevabını arayan şirket sonunda bunun mümkün olacağı konusundan pek de vazgeçmiş görünmüyor.
Hazırlayan
Semra AĞAÇ SUCU
Kaynak
- https://www.technologyreview.com/2021/07/14/1028447/facebook-brain-reading-interface-stops-funding/