Filmin yanıt aradığı felsefi soru şu: Hayatı yaşamaya değer kılan nedir?
Frank Capra’nın Şahane Hayat (It’s A Wonderful Life) adlı filmi, aşırı duygusal bir Noel klasiği ile hem öngörülebilir hem de öngörülemez yönleriyle bu soruya bir cevap arıyor. Aslında bir cevap da veriyor.
Filmde James Stewart (George Bailey karakteri), fakir ailesi uğruna kişisel planlarını ve arzularını feda eder ve “şahane hayat”a kavuşur. Sorunun cevabı burada verir fakat kendi cevabını tartışmaya açar: Filme göre iyi bir yaşam sürmenin en iyi ahlaki yolu, sizi insanlara bağlayan bir yoldur. Kişisel menkıbesini gerçekleştirmek için yola çıkmak hem riskli hem de ahlaki değildir.
Ancak film, biraz daha derin bir düzeyde Sokrates’in “Sorgulanmamış hayat, yaşanmaya değmez” ünlü sözünün doğru olup olmadığı da tartışmaya açar. Çünkü kendini ailesine feda eden Bailey’i intihar etmekten kurtaran şey, hayatı felsefi bir düşünce aracılığıyla sorgulama şansına kavuşmuş olmasıdır:
“Sana harika bir hediye verildi George, dünyanın sensiz nasıl bir yer olacağını görme şansı.”
Film, o şansa kavuşmamış olsaydı kendini öldürmüş düşünmemizi ister. Fakat hiç doğmamış olmanın daha iyi olacağına inansaydı Bailey ve intihar etseydi, biz seyirciler hala harika bir hayatı olduğunu düşünür müydük?
Öyleyse film bize, insanın hayatın iyi olduğunu bilmediğini, düşünmediği sürece de hayatın iyi olamayacağını gösterir.
Christine Korsgaard /Harvard Üniversitesi Felsefe Profesörü
Not: 6 Filmden 3.’sü ise İda: Tamamen açıklanabilir veya haklı gösterilebilir bir nihai seçim yapılabilir mi?
(Sonraki paylaşımda gelecek)
Elif Akçay
Kaynak: The guardian.com