Günümüzde oldukça bilinen bir üçleme olan Matrix, ilk gösterime girdiği 1999 yılından bu yana hakkında en çok konuşulan filmlerin başında geliyor. Kullandığı teknoloji ve içerdiği felsefi söylemlerle dünya sinema tarihinde büyük yer kaplayan Matrix bilim kurgu filmlerinin “siberpunk” kategorisinde inceleniyor. Siberpunk; ileri teknoloji, düşük yaşam olarak yaratılan bir dünyadır. Teknoloji ve bilimin gelişmesine rağmen yaşam kalitesinin çok düşük olduğu hayatı konu alır.
Elif Akçay
Yönetmenleri, Andy Wachowski ve Lana Wachowski’yi “usta” mertebesine çıkaran Matrix’in dördüncü filmi için ise çalışmalara başlandı. Dünya’nın en büyük film yapım ve televizyon yayın şirketlerinden Warner Bros, Matrix 4’ün çekileceğini açıkladı. Başrollerinde yine Keanu Reeves ve Carrie-Anne Moss’un yer alacağı filmin bir “devam filmi” olup olmadığı ise açıklanmadı.
Keanu Reeves’ın “Neo”, Carrie-Anne Moss’un da “Trinity” karakterlerini canlandıracağı filmin yönetmeni ve senaryo yazarı, orijinal üçlemenin yönetmenlerinden Lana Wachowski olacak. Warner Bros, Village Roadshow Pictures ortaklığında çekilecek olan filmin ne zaman çekileceği ve vizyona gireceği henüz bilinmese de “Matrix dünyasında geçeceği” duyuruldu.
3 film dünyada toplam 1 milyar 600 milyon dolar gişe hasılatı elde etmişti. 30 Ağustos’ta ilk Matrix, 20.yıl dönümünü kutlayacak.
Matrix Dünyasına Yeniden Giriş
“Matrix” kelimesi ilk kez 1984 yılında William Gibson tarafından yazılan “Neuromancer” adlı kitapta karmaşık bir bilgisayarı tanımlamak için kullanılmıştı. Wachowski Kardeşler, kitaptan ilham almanın yanı sıra bazı olay ve mekânları da aynen perdeye yansıtmıştı.
Filmde kullanılan adların çoğu, felsefi, mitolojik ya da dini referanslara sahip. Yunan mitolojisinde Morpheus Rüya Tanrı’sıdır. Morpheus’un filmdeki rolü de malum, insanları rüyadan uyandırmaktır. Trinity ise adını ‘kutsal üçleme’den alır. Neo ve arkadaşlarına ihanet eden Cyper’ın ismi İncil’de şeytanın isimlerinden biri olan Lucifer ile benzerlik taşır. Neo, böyle bir referansa sahip değil ama harflerin yeri değiştirildiğinde adı, ‘one’ yani seçilmiş oluyor. Neo hikâyede ‘mesih’ olarak konumlanırken, Ajan Smith de bir nevi ‘deccal’ olarak yer alıyor. film boyunca Neo’nun kurtarmak için türlü bedeller ödediği Zion’un adı da İncil’de yer alıyor ve Hz. Davud’un ‘Tanrı’nın Kalesi’ olarak adlandırdığı şehrin adı, Zion olarak geçiyor. Matrix filmlerinde ‘seçim’ önemli bir rol oynuyor. Karakterlerin hemen hemen hepsi bir seçimde yapıyor ve her seçim, bir sonuç doğuruyor. Neo da filmin başında kırmızı hapı seçerek, seri boyunca yapacağı seçimlerin ilkini gerçekleştirmiş oluyor.
Morpheus: Kadere inanır mısın Neo ? Neo : Hayır. Morpheus : Neden ? Neo : Çünkü hayatımı yönlendiremediğimi düşünmeyi sevmiyorum. Morpheus : Ne demek istediğini çok iyi biliyorum. Sana burada olma sebebini açıklayayım. Buradasın çünkü bir şey biliyorsun. Bildiğin şeyi de açıklayamıyorsun, ama hissediyorsun. Hayatın boyunca hissettin. Bu dünyada yanlış olan bir şeyler vardı, ne olduğunu bilmiyordun ama hissediyordun. Beyninin içinde dolaşıp seni deli ediyordu. Seni bana getiren de işte bu his. Neden söz ettiğimi biliyor musun? Neo : Matrix. Morpheus : Peki ne olduğunu öğrenmek istiyor musun? Matrix, her yerdir. Etrafımızı çevreler. Şu anda bu odanın içinde bile pencereden baktığında ya da televizyonda onu görebilirsin. Çalışmaya gittiğinde onu hissedebilirsin. Kilisede bile. Vergilerini öderken. Gerçekleri görmeni engellemek için gözlerinin önüne çekilen bir dünya bu. Neo : Ne gerçeği ? Morpheus : Bir Köle olduğunun gerçeği Neo. Sen herkes gibi köle doğdun. Dokunamadığın tadamadığın ya da koklayamadığın bir hapishanedesin. Beyninin içi bir hapishane… Ne yazık ki Matrix’in ne olduğunu kimse söyleyemez. Bunu kendin görmek zorundasın. Bu senin son şansın. Bundan sonra artık geri dönüş olmayacak. Mavi hapı alırsan hikâye sona erer. Yatağında uyanırsın ve istediğin her neyse ona inanırsın. Kırmızı hapı alırsan harikalar diyarında kalırsın. Ben de tavşan deliğinin gittiği yerleri gösteririm. Unutma sana vaat ettiğim tek şey gerçek. Fazlası değil.
Çoğu Cevapsız Birçok Soru
“Gerçek nedir?”, “5 duyu organıyla algılanan her şey gerçek midir?”, “Gerçek olmayan nedir?”, “Uyanık olup olmadığımızı nereden anlarız?”, “Özgür irade var mıdır?”
Filmi izlerken yahut çok daha önce de bu soruları kendimize sormuşuzdur. Zaten var olan felsefi tartışmaları başarılı bir şekilde ekrana yansıtan filmde gerçek ile sanal dünya arasındaki çizginin bulanıklaşmasına şahit oluruz. – Keanu Reeves’ın rolüne hazırlanırken okuduğu üç kitaptan biri olan Jean Baudrillard’ın “Simülakrlar ve Simülasyon” adlı kitabını okumanızı tavsiye ederim. –
“Gerçek nedir? Gerçekliği nasıl tanımlarsın? Eğer neleri hissedebileceğinden, neleri koklayabileceğinden, neleri tadıp görebileceğinden bahsediyorsan, o halde gerçeklik beyninin yorumladığı elektrik sinyallerinden başka bir şey değildir.”
– Morpheus, The Matrix
Platon’un devlet adlı eserinin yedinci kitabında yer verdiği meşhur mağara alegorisinde olduğu gibi duyuların yanıltıcılığına dikkat çekilir. Metaforda; mağaradaki insanlar sabitlenmiş bir halde sadece karşılarındaki duvarı görebilecekleri şekilde oturur ve sağa sola dönemez haldedirler. Karşılarındaki duvardan bir takım imgeler geçiyor ve bir takım sesler çıkıyordur. İnsanlar başka bir yere bakamadıkları için hatta mağarada bile olduklarını bilmedikleri için yegâne gerçekliğin bu karşılarında geçen imgeler olduğunu ve o imgeler geçerken duydukları sesin de o imgelerin adı olduğunu düşünür. Aralarından birkaçı zincirlerini gevşetmeyi başarır ve tek bir yöne değil içinde bulundukları mekâna 36o derece bakabilir. Bu şekilde görürler ki o yegâne gerçeklik olarak düşündükleri imgeler aslında arkalarındaki bir ateşin önünden geçen insanlar ve insanların taşıdıkları nesnelerin yarattığı gölgelerdir. Böylece doxa (görünenin bilgisi) ile episteme (gerçeğin bilgisi) birbirine karışır. Platon alegorisine söyle devam edecektir: “Eğer biz bu tutsaklardan birini zorla dışarı çıkartırsak ve özgürce gerçeği görmesini sağlarsak ilk başta gördüklerine inanmayacak, gölgelerin gerçek olduğu fikrinde inat edeceklerdir.” Çünkü insan için eski alışkanlıklarını terk etmek çok zordur. Mağaranın yani Matrix’in dışına çıkan Neo’da gördükleri karşısında acı çekerken etrafındaki gerçekliği anlamlandırmaya çalışır.
Film ilerledikçe metaforun sonunda olduğu gibi mağaradan bir kere ayrılan kişi tekrar mağaraya gönderilirse hem acı çekecek hem de oradakiler ona inanmayacağı için belki de öldürülecektir. Morpheus alegoriye uygun bir şekilde Neo’ya “Kim bu insanlar? kurtarmaya çalıştığımız insanların zihinleri. Onları kurtarana dek, sistemin bir parçası olarak kalacaklar. Bu yüzden düşmanlarımız onlar. Anlamalısın bu insanların çoğu sistemden çıkmaya hazır değiller. İçlerinden çoğu sisteme o kadar umutsuzca bağlı ki onu korumak için savaşacaklar.”
Filmin sonunda ise Neo “Size gerçeği göstermeye geldim” diyerek insanları kurtarmaya çalışır.
Matrix, sorgulamaya olanak sağlarken bize eğlenceli dakikalar da yaşatan güzel serilerdendi. İlk gösterime girdiği dönemde de çok tartışılmıştı. Seriye eklenecek yeni film ile tartışmaların tekrar alevleneceğini söyleyebiliriz. Çerezlerimiz eşliğinde birkaç dikkat çekici sorunun derinlerine dalmak ise belki bonusu olur.