OKUYAY ve KONDA’nın Türkiye çapında yaptığı “TÜRKİYE OKUMA KÜLTÜRÜ ARAŞTIRMASI 2019” başlıklı raporu yayımlandı.
Bu çalışma mevcut durumu saptamak, okuma kültürünün yaygınlaştırılması için yapılması gerekenleri belirlemek ve okuma kültürünün teşvik edilmesi için fırsatlar konusunda önerilerde bulunmak amacıyla düzenlendi. Türkiye’de okuma kültürü araştırması veri ve analizlerinin paylaşıldığı bu raporda sorular ise 15 yaş üstü nüfusun okuma alışkanlıklarını, kitap seçme, okuma ve satın alma davranışlarını, sosyal medya, televizyon vb. alışkanlıklarını anlamak; kitaba erişim, kütüphane kullanımı, fuar ziyareti konularındaki düşüncelerini öğrenmek ve okuma kültürünü yaygınlaştırma konusunda yapılması gerekenleri ortaya koymak için hazırlandı.
2008 ile kıyaslandığında okuyanların oranı arttı
Avrupa’ya kıyasla daha az okuyan bir nüfusumuz olsa da, kitap okuduğunu söyleyenlerin oranı son 10 yılda yüzde 30’dan yüzde 64’e çıkmış.
14 ve 15 Eylül 2019 tarihlerinde 29 ilde 2929 kişiyle yüz yüze yapılan ankete göre son 3 ayda en az 1 kitap okuduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 64 oldu. 11 yıl önce aynı araştırma yapıldığında bu oran sadece yüzde 30’du.
Okuduğunu söyleyenlerin yüzde 37’si kendi ilgisine yönelik basılı kitapları okuyor. İnternetten gazete ve dergi okuyanların oranı hem kendi ilgisi hem de iş veya eğitime dönük olarak yüzde 17. Basılı gazete ve dergi okuyanlarda ise kendi ilgisi için okuyanlar yüzde 14, iş veya eğitim amaçlı okuyanlar yüzde 11.
Gençler daha fazla okuyor. Okuma ayrıca eğitim, gelir, kültür tüketimi gibi parametrelere göre de artıyor. En fazla okuyan küme öğrenciler. Dünyada gençlerin sosyal medya kullanımı artarken okuma oranı düşüyor ancak Türkiye’de sosyal medyayı yoğun kullanan gençlerin okuması da artıyor. Hayat pratikleri daha kısıtlı ve eğitim seviyeleri daha düşük olsa da kadınlar daha fazla kitap okuyor. Anneler de çocuklarına daha fazla kitap okuyor.
Kişilerin okumayla ilgili farklı algıları olduğu görülen araştırma da kitap okumam diyen biri kitap satın almak için bir yer veya kitap okumak için bir sebep belirtebiliyor veya son okuduğu bir kitabın ismini söyleyebiliyor. Bu yüzden, «Kitap okuma sebebi» ve «Kitap okuyor musunuz?» sorularının veriler bir araya getirildiğinde aşağıdaki kümeler ortaya çıkmaktadır. Araştırmanın tüm verileri bu dört küme çerçevesinde incelendiğinde bulguları daha anlamlı kıldığı düşünülebilir.
Kitap okuyanların çoğu ya TV izlemiyor veya haberleri Fox TV’den takip ettiğini söylüyor. Okumayanlar, eskiden okuyanlar veya “okuyabilirim” diyenler ise haber için ağırlıklı olarak ATV, A Haber, TRT ve Kanal 7’yi tercih ediyor.
Türkiye, ortalamada 3 ayda 2,7 kitap okumuş. Bu sayı “okuyanlar” kümesinde 4,2 kitaba kadar çıkıyor. “Okuyabilirler” kümesinin ortalamada Türkiye geneline yakın bir sayıda kitap okumuş olması raporun yazarlarına göre potansiyel okuyucu olduklarını teyit ediyor.
Araştırmada öne çıkan temel bulgular ise şöyle:
Araştırma raporunda okuduğu tespit edilen yüzde 42’ “okuyanlar” kümesi olarak tarif edilmiştir. Bu kümedekiler nasıl sorulursa sorulsun kitapla teması olduğunu belirtiyor ve son 3 ayda ortalamada dörtten fazla kitap okuduğunu söylüyor. Bu küme ağırlıklı olarak genç, eğitimli ve metropolde yaşıyor. Ancak, azımsanmayacak oranda kırda yaşayan, eğitimi düşük ve 49 yaş üstü insan da “okuyanlar” kümesine dahil oluyor.
Arka arkaya sorulan okuma pratiklerine dair soruların her birine kişilerin okumadığını belli edecek bir şekilde ayrı ayrı cevap vermeleri çok zor. Tüm okuma sorularına okumadığını belirterek cevap vermiş yüzde 10 oranında bir grup olduğunu söyleyebiliriz. Ancak çoğunluk durumda, bir kişi eğer aslında kitapla ve okumayla arası çok zayıf olsa bile 10 farklı okumayla ilgili sorudan biri veya ikisine okuyormuş gibi cevap verebiliyor. Tam anlamıyla yalan söylemiyor fakat gerçeği biraz esnetiyor. Çok eskiden okuduğu bir kitabı okumuş gibi düşünüyor, sayfalarını karıştırdığı bir kitabı son okuduğu kitap olarak söylüyor veya çocuğunun kitap alışverişini kendi alışverişi gibi düşünüp cevap vermiş olabiliyor. Bu ve bunun gibi birçok farklı toplum ve birey davranışı okuma pratiğine dair ölçümlerde ufak farklar ortaya çıkartıyor.
Okumanın önemli olduğuna toplum olarak inanıyoruz! Okumayanlar ve kitapla teması olmayanlar içinde bile okumanın önemine inanmayanların oranı çok düşük. Hangi açıdan bakarsak bakalım, kitap okuma oranının yüzde 50’nin üstüne çıkmadığı bir toplumda okumayla ilgili negatif ifadelere yüzde 70’in itiraz ediyor olması ve yüzde 10 ila 15’in de çekimser kalması okuma kültürü adına olumlu bir tablo olarak yorumlanabilir.
Az okuyanların ve okumayanların okuma kültürüne bakışları olumlu gözüküyor. Okumaya dair düşünce, yaklaşım ve tercihleri okuyanlarla paralel. Dolayısıyla okumayı yaygınlaştırma karşısında zihniyet açısından bir engel yok.
Son 3 ayda okunan kitap sayısı sorulduğunda bir veya daha fazla kitap okuduğunu söyleyenlerin oranı 2008’den bu yana yüzde 30’dan yüzde 64’e çıkmış durumda. Ayrıca bu artış tüm demografik kümelerde görülüyor. Kişilerin kendi okuma durumlarını abartarak söylemiş olduklarını düşünsek bile “kitap okuma”nın 11 sene öncesine göre çok daha olumlu bir imaj haline geldiğini iddia edebiliriz.
Gençler daha fazla okuyor. Okuma ayrıca eğitim, gelir, kültür tüketimi gibi parametrelere göre de artıyor. En fazla okuyan küme öğrenciler.
Okuma oranın yüksekliğinde birincil etken aileden gelen destek. Aileden destek almış kişilerin okuma seviyesi birebir orantılı olarak artıyor. Toplum da bunun farkında. Ama hâlâ çocuğuna kitap okumayan çok ebeveyn var. Ancak genç ebeveynler çocuklarına daha fazla kitap okuyor.
Dünyada gençlerin sosyal medya kullanımı artarken okuma oranı düşüyor ancak Türkiye’de sosyal medyayı yoğun kullanan gençlerin okuması da artıyor. Bu toplumsal bir avantaj olabilir.
Hayat pratikleri daha kısıtlı ve eğitim seviyeleri daha düşük olsa da kadınlar daha fazla kitap okuyor. Anneler de çocuklarına daha fazla kitap okuyor.
Türkiye, ortalamada 3 ayda 2,7 kitap okumuştur. Bu sayı «okuyanlar» kümesinde 4,2 kitaba kadar çıkmaktadır. «Okuyabilirler» kümesinin ortalamada Türkiye geneline yakın bir sayıda kitap okumuş olması potansiyel okuyucu olduklarını teyit etmektedir. Okuma kümeleri dağılımında oranları yüzde 18,8 olan potansiyel okuyuculara okuma alışkanlığı kazandırmak için çalışılmalıdır.
Raporun tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.
Elif Akçay