Netflix son zamanlarda sadece dizileriyle değil belgeselleri ve filmleriyle de dünya çapında ilgi odağı olmaya başladı.
Netflix’in geçtiğimiz günlerde piyasaya sürdüğü “The Irishman” filminde “De-Aging” teknolojisi ile Robert De Niro, Al Pacino ve Joe Pesci’yi herhangi bir makyaj hilesi olmaksızın 30 yaş daha genç gösterdi. Karakterlerin adeta zamanda yolculuk yapmasını sağlayan FLUX adı verilen yazılım ve özel kızılötesi kameralar, filmin yönetmeni Martin Scorsese’in isteği ile (senaryo gereği) Arjantinli görsel efekt süpervizörü Pablo Helman tarafından geliştirildi. Yazılımın tasarlanması 2 yıldan fazla sürdü. Teknolojinin uygulanması içinse de tam olarak 1750 çekim yapıldı.
Martin Scorsese’nin bir iyiliğe ihtiyacı vardı. Şey, tam olarak bir iyilik de sayılmaz aslında çünkü biraz paraya mal olacaktı. Robert De Niro’yu tekrar genç yapması gerekiyordu.
Scorsese, “Film 1949’dan 2000’e kadar sürüyor ve sürekli olarak ileri geri gidiyor.” Oyuncuların suratlarında birçok kamera ile dolaşmalarını istemeyen Scorsese, filmi istediği gibi çekebilmek istedi. Yani Mo-cap yok. 3,5 saatlik bir filmi değişen yaşlarda aktörlerle dolu yapmanın çok başka bir deneyim olduğunu söyleyen Helman iki yıl süren çalışmadan sonra Scorsese’nin filmini istediği gibi çekmesine izin verecek teknolojiyi geliştirdi.
Pablo Helman ve Industrial Light and Magic’in İrlandalılar için Arri ile yarattığı kamera kulesi.
Tüm verileri toplarken normalde olduğu gibi çekim yapmasını sağlayacak bir kamera kullanıldı. Teçhizatın ortasında standart bir yönetmen kamerası vardı ve her iki tarafında da kızılötesi görüntüler çekmeye uygun iki film sınıfı Alexa Mini kamera. Bu Scorsese’in kullanmak istemediği noktaların topladığı tüm hacimsel bilgileri yakaladı. İkinci iki yıl post prodüksiyon çalışmalarıydı. Helman’ın kameraları saatler süren görüntü ve gigabaytlarca veri yakaladı ve şimdi bir filme dönüştürmeleri gerekiyordu. Bunu yapmak için, her oyuncunun yüzünde maske oluşturmak için kızılötesi bilgilerini ana kameradaki görüntülerle birleştiren Flux adlı bir yazılım geliştirdiler.
Sheeran(Robert De Niro) gibi filmde kırklı yaşlarından seksenli yaşına kadar giden biri için çeşitli yaşları oluşturabilmek adına ekip, Goodfellas’tan Casino’ya kadar uzanan filmlerden binlerce kareyi katalogladı. Yine de Görsel Efektler Derneği başkanı Mike Chambers, yönetmenlerin veya stüdyoların aktörlerinin serbest dolaşmalarına izin vermek ya da yüz izleme noktalarıyla örtülmesini seçmek isteyip istemediklerini büyük ölçüde ne tür filmler yaptıklarına bağlı olacağını belirtti. Gelecek hakkında sorular sorulduğunda ise Chambers (James Dean’in, CGI teknolojisi sayesinde ölümünden 64 yıl sonra Finding Jack filmi ile geri döndürülmesini kastederek) bir oyuncuyu daha genç göstermek bir şey onları diriltmek başka. Felsefi ve etik olarak, bunun büyüleyici olduğunu düşünüyorum” diyor. “İnsanlara araçları verirseniz, birileri bir yolunu bulur ve onu kullanma arzusuna sahip olur. O zaman soru şu ki, insanlar akıllıca kullanacak mı, yoksa sadece sömürücü mü olacak?”
Chambers’in demek istediği, elbette, yaşlanmayı geciktirmek, otuz yıllık bir zaman dilimini ele almaya çalışan üç oyuncunuz olduğunda paha biçilmezdir. Bir yöneticinin rolünü yerine getirecek birini işe alması durumunda görünümlerini değiştirmesi iyidir. Bir işe ihtiyacı olan genç bir oyuncuyu işe alabilecekken ise James Dean’i yeniden neden yaratırsın? Gerekmiyorsa neden sahte? Gençlik çeşmesini buldun diye içine atlaman gerekmez.
Netflix’in 3,5 saat süren filmi Charles Brandt’in yazdığı “I Heard You Painted Houses” adlı kitabından esinlenildi. Türkçesiyle, “Evleri Boyadığını Duydum”. Bu mafyaların sıkça kullandığı bir ifade. Anlamı ise, vurulan kişinin vücudundan sıçrayan kanın duvarları ve zemini kana boyamasından geliyor.
Çeviren: Elif Akçay
Kaynak: wired.com/story/the-irishman-netflix-ilm-de-aging/